• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Pişman mısın? HAKAN URGANCI

Pişman mısın?

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 26.06.2016, 00:00
Pişmansın... Neden pişmansın en çok?
En çok içini yakan, en çok 'aahh' ettiğin konu nedir?
Bir say bakalım, ne çok yaptıklarından mı pişmansın, yoksa cesaret edip de yapamadıklarından mı, denemeye cesaret dahi edemediklerinden mi?
Dün yaptığın ve bugün hata olarak gördüğün şeyler var elbet.
Yine de bu hataların yüzde kaçından pişmansın? Kendi kendine bir çok hatanı 'muhteşem hatalar' olarak görüyor olabilirsin. O hatalar olmasaydı belki filanca ülkeyi görmemiş olacaktın, belki filanca lezzeti tatmamış olacaktın. O lanet herifle evlenmeseydin, evet evlenmeseydin her şey başka olmaz mıydı? Olurdu. Ama yine de...
Bu muhteşem kız çocuğuna sahip olacak mıydın? Bir çocuğun olsa bile, aynı çocuk mu olacaktı?
'Cahil cesareti' ile yapılan pek çok şeyi bugün gülümseyrek anmıyor musun?
'Ooo hoo biz gençliğimizde var ya..' diye cümleleri daha sık kurmuyor musun? Hadi itiraf et!
Bir de hiç girişmediklerini düşün.
Edison gibi 1000 başarısız deneme yaşamadın, ama ampulun mucidi olarak seni tanımıyorlar işte... Şöyle anlı şanlı bir başarısızlığın bile yok. Bir kere bile yuh demedi hayat sana!
Bununla birlikte, çocukların senden bahsettiğinde, 'En iyi mantıyı annem yapar' diyor.
Senin Oscar ödülün de o işte!
The best mantı goes to...

Filmin sonuna geldiğinde ve yazılar çıktığında neleri anımsayacaksın, nelerle anılacaksın?
'Çok uslu biriydi, hiç sesi çıkmazdı rahmetlinin...' En büyük pişmanlıklar bu anda belirecek. Ertelediklerin, korktukların, 'Bizim harcımız değil' dediklerin. Yapmadıkların.
Avcılar boşuna 'Kaçan balık büyük olur' dememişler.
Yakaladığın bütün avların boyutu belli, renkleri de alışılageldik olur. Oysa hayal gücünün hazırladığı hiçbir avla boy ölçüşemezler.
Ne renk, ne de ihtişam açısından...
Bu yüzden iyi romanlardan iyi film çıkmaz. Herkes şikayet eder. Niye? Yönetmenin beceriksizliğinden değil. Beyninin, hayal gücünün sınır tanımadığından...
Beynin, her zaman bir şeyleri olduğundan daha iyi hayal edecek. Ne yersen ye aklın yemediğinde, ne yaşarsan yaşa aklın pas geçtiğinde kalacak.
Yaşadıkların ne kadar muhteşem olursa olsun, yaşamadıkların gözüne dağ gelecek. En büyük aşklar yarım kalanlar, en lezzetli dondurmalar, sadece külahın kenarından bir kez yalananlar olacak. Gerçek ve kalıcı olan herşeyi zaman denen okyanus, güçlü ve istikrarlı dalgalarıyla azar azar ucundan yiyip bitirecek. O yüzden yaşarken aklında bir şey kalmasın.
Yarına bırakma sakın. Yarına bıraktığın hayaller, yanına bırakmayacak...
Mutlu musun eks aşkım?
Birisiyle birlikte olduğunuzu mu duydu? Mutlu olup olmadığınızı merak ediyor şimdi.
'Acaba benden başka bir kadın onu mutlu edebilir mi?' İşte bir milyonluk final sorusu!
Sizi terk den pek çok kadını, 'şöyle bir geçerken uğramıştım.
İyi misin?' bahanesiyle sizinle tekrar buluşturan kilit soru budur işte. Katilin cinayet mahalline dönmesi gibi, kadın da öldürdüğü ilişkinin başına öyle döner. Yoklar.
Adam gerçekten mutsuzsa ve kadını gördüğüne sevinmiş, hatta bir an belli belirsiz ümitlenmişse, bu heyecanlı ziyaret tamamen arkadaşça bir hal alır ve kadın anaç bir tavır ve kesin bir dille, bu ziyaretten başkaca bir anlam çıkarmaması gerektiğini adama tebliğ eder. Ardından geri dönmemek üzere olay yerinden ayrılır. Oysa adam neşeli, toparlanmış, hatta umursamaz görünüyorsa, kadına kötü davranmıyor, aksine son derece arkadaşça ve teklifsiz davranıyorsa- durum değişir.
Valla gayet iyiyim hayatım.
Emin misin, son kararın mı?
Kadın , 'Son zamanlarda bizi düşünüyordum da..' diye başlayan bir sarmalla seni yeni bir döngüye çeker. Hayırlı olsun. Nur topu gibi bir ilişkiniz var.
Neden çakmanın kralıyız?
Geleneksel doğu sanatı, aslında çoğu kez zanaattır.
Çünkü usta- çırak ilişkisi ekseninde şekillenir. Çünkü özgün bir buluşa imza atmak değil, tam tersi, ustayı birebir kopyalamak esastır. Yaptığını ne kadar ustanın yaptığına benzettiysen, o kadar başarılısın.
Bir tek unsurunu bile değiştirmemelisin.
İşte bu tür bir ego, yaratıcılığın düşmanıdır. O zaman başarılı işler çıkar ama, buna da sanat denemez. Çünkü sizin başardığınız şey, ancak ve ancak 'varolanı' kusursuz bir şekilde tekrarlamaktır. Ürettiğiniz şey yenidir, ama benzersiz değildir. Görülmemiş değildir.
Bulunmaz değildir. O yüzden yaptığınız da siz de tarihe geçemezsiniz. Taklitler ancak aslını yaşatır çünkü... Belki de bu yüzden Uzakdoğu ve Ortadoğu, taklit markalar, reprodüksiyonlar yapma işinde bu kadar kusursuzlaşmıştır.
Oysa sanat, önce ustaya yetişme, sonra da onu aşma becerisinde gizlidir.
Söylenmemişi söylemektir. Gidilmemiş yere gitmek, tadılmamışı tatmaktır. Ünlü bir yönetmenin dediği gibi, 'Önemli olan bir fikri nereden aldığınız değil, nereye götürdüğünüzdür.' 'Sanat, kural bilmemek değildir. Kuralı en iyi şekilde yıkacak kadar iyi bilmektir. Sanatkar, zanaatkar gibi uslu değil, bizzat asidir.'

Bütün bu lakırdıyı neden ettim, biliyor musunuz? Facebook'ta bir ebru çalışması izledim.
Baştan sıradan bir ebru örneğine benzeyen figür, bir anda u dönüşü yaparak önce Van Gogh'un meşhur tablosu 'Yıldızlı Gece' oldu, sonra bizzat Van Gogh'un tablosuna dönüştü.
Kim demiş, ebru ile illa çiçek ve lale motifi yapılacak diye?
Bizden bir sanatçı, Garip Ay, Ebru'yu alarak bu desen çalışmasıyla uluslararası bir nitelik kazandırdı. İşte bizim böyle cesur sanatçılara ihtiyacımız var. Geleneğini iyi bilen, ama kurallara meydan okuyan...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA