Herkesin aklında aynı soru: Bu bayram bu millete ne oldu?
Evet, Çeşme tarihinde görülmemiş bir akına uğradı. Otobanın Alaçatı çıkışında inanılmaz bir kilitlenme yaşandı.. Çeşme artık bir fenomen olmuştu ve artık biz yerlileri bile bir İstanbul trafiğine kendimizi yavaş yavaş alıştırmıştık. Beach Club'lerde dünya paralara personelin bir şezlong yeri bile göstermemesine de sinirlendik ama normal karşıladık.
Ne de olsa bayramdı. Alaçatı kazığı başlıklı makaleler havada uçuşsa da ben artık bu kalabalığa bu fiyatları da normal karşılıyordum.
Dünyanın her yerinde sayılı ürüne bu kadar talep olursa ürün arzı kendini fiyatla dengeler. Bu durumda hemen babamın sözü aklıma gelir: Bir kaç sene önce Çeşme'de fiyatların uçtuğundan yakınırdık, babam omuzunu silkerdi. 'Bence pahalı değil' derdi. Sinir olurduk babama.
'Nasıl yani?' derdik. Babam gülerdi.
'Ben beach club bilmem.
Bara diskoya gitmem. Haftada bir balığımı yerim o kadar.
Ben gitmiyorum oraya buraya. Çeşme bana o kadar da pahalı bir yer değil, size pahalı...' O zaman sinir olduğum bu söz, şimdi çok bilgece geliyor. Vallahi ben de artık seçerek gidiyorum, Çeşme artık bana da o kadar pahalı bir yer değil.
Yani neticede bu pazara giriyorsan bedelini ödeyeceksin.
Konu bu değil. Şaşırtıcı olan, hemen her yazlık beldenin böyle çılgın kalabalığa maruz kalması!
Fethiye yolu çift şerit kapalı. Urla bile tarihinde görmediği bir izdiham yaşamış.
Herkes soruyor 'Sen yazan çizen adamsın, ne oldu bu millete?' 'Bir de piyasada para yok diyorlar abi' klişesine de sığınmayacağım.
Piyasada gerçekten para yok ama artık tatil bu milletin temel ihtiyaçlar listesine girdi bile...
Bu kalabalık, terörden bunalan ve eğlenmek isteyen vatandaşla açıklanamaz.
Aksine, sahil eylemleri uyarısı var. Öyle olsaydı herkes evinde otururdu.
Bu izdiham, sadece bayramın uzun olmasıyla da açıklanamaz.
Dikkat ederseniz bayram tatilciliği olgusu birden bu hale gelmedi. Her sene artıyor.
Bence konu tamamen psikolojik. İnsanların bu sahil akını, sosyal medya etkisi Önce facebook, sonra- ve özellikle instagram- patlattı iç turizmi. Eskiden insanlar tatil yapar, üç beş fotoğraf çeker, albümlerine koyardı. Bayram sonrası sohbetinde anlatırlardı ama kafanda tam da canlandıramazdın.
Olur da albümü gösterirlerse (ki bir zamanların meşhur misafirlik işkencesidir) heveslenir, 'Hanım, önümüzdeki sene olmadı biz de gidelim Akçay'a derdin, o da belki...
Şimdi dakika bir görüntü bir. Anında fotoğrafı yapıştırıyor, yetmedi bir de internetten canlı yayına bağlıyorlar.
Bir bakıyorsun eller havada ayaklar suda sanatçı sahnede, haydi hoppaaa!
Hanıma dönüp bakıyorsun, buruksun.
Hanım diyor ki; 'Hulki biz ezik miyiz?' Fotoğrafta kalamar, karides, ahtapot.
İş arkadaşın Yunan adasında check in yapmış. Hanım yine ellerini beline dayıyor. 'Hulki biz ezik miyiz?' Sonuçta Hulki etkisi, tüm sahilleri sarıyor. Bagajda mangal, arabada klima yok, camlar açık, yedi nüfus konserve misali, otel on iki taksit de olsa, o tatile çıkılıyor.
Sosyal medyayı üç yıllığına kapat ülkede, bak bakalım tatil yerinde kaç kişi kalıyor?
Durum özetle budur. Bu sorunuza da yanıt bulduğuma göre ben hamağıma yatmaya gidiyorum, eyvallah.