60'lı,70'li yıllarda, İzmirlinin en büyük eğlencesi sinemaydı. Tüm özel saatler onunla planlanırdı. Sinema, iki sevgilinin buluştuğu, küs olan karı kocanın barıştığı, çocukların hayal güçlerinin pekiştiği gösteri alanıydı. Bu yüzden, hep özel olmuştur.
Örneğin Karşıyaka'da çok güzel sinemalar vardı. İskelenin karşısındaki tarihi Melek Sineması'nı kim unutabilir ve hemen bir sokak arkasındaki açık bölümünü... Çarşı içinde, sonra adı Deniz olacak olan ve o da geçtiğimiz günlerde kapanan efsane Elif Sineması... Tiyatro sokağındaki Efes ve Karşıyaka sinemaları... Çarşı içindeki Ses sineması... Çocukluğumuzdan birer anıdır.
***
Bir de, dünya kadar yazlık sinema vardı Karşıyaka'da...
Şimdi herbiri birer apartman binasına temel olan İpek, Zafer, birbirine bitişik Hayal ve Beyazıt, Simeranya vb.
Çoğu sokak içindeydi... Bahçeli evlerle dip dibe...
Konak'ta sayabileceklerim, örneğin Kemeraltı'nda; Sema, Şan, Konak, Çınar...
Küçükyalı'da tarihi Köşk ve Güzelyalı'nda Göztepe sinemaları...
İkiçeşmelik'te Büyük Sinema, Lale Sineması...
Eşrefpaşa'da Ferah, Hatay Caddesi'nde Nokta Sineması...
Kordon'da çok eskilerde kalan Tayyare Sineması ve yeni kapanan İzmir Sineması...
Bunlar hatırlayabildiklerim ya da en azından bir kez film izlediklerim... Sadece Tayyare Sineması hayal meyal...
***
Sinema, o yıllarda Sosyal Ağ görevi görüyordu... Yani bugünün Sosyal Medyası gibi...
Evlerde telefon tek tük, internet de 'ütopya" olduğundan, herkes sinemada buluşur, hep çekirdek çitler, hem film izler hem de sohbet ederdi.
Nişanlılara sinemada buluşma izni vardı, birkaç sıra arkalarında da, kızın akrabaları...
Her şey doğal her şey insana bağlıydı.
O zamanlar hayatın yönetmeni insandı. İnsan karar verir, yönetir, uygulardı.
Bu nedenle, çocuklar hayata daha erken adapte olur, daha erken hazırlanırdı.
Sorumluluk zirvedeydi.
***
Günümüzde, hayatın yönetmeni insan değil artık... Her şeyimize bilgisayar çağı karar veriyor.
Ne yiyeceğimize, ne içeceğimize, ne giyeceğimize, ne düşüneceğimize...
Zevklerimize o karar veriyor, hangi filmi beğeneceğimize de...
Çünkü her şey elinizin altında; ulaşmak için hiçbir emek yok. Evinizde kapanıp film izliyor, alışveriş ediyor, giysilerinizi seçiyorsunuz.
Her şey kapınıza geliyor.
Eskiden sanat emekti. Şarkı söyleyen için de öyle, beşte yapan için de... Sesine, mısralarına ter döküyordun.
Şimdi en bet ses bile, bilgisayar marifetiyle opera sanatçısını aratmıyor.
Bir de zaman ne çabuk geçiyor deyip duruyoruz. Karar senin değil ki, geleceğin bilgisayar hattında...
***
Oysa benim sinemalarımda, perde "yaşama sevinciyle" açılırdı. Yaşamak bir emekti çünkü... Şimdi hayat, "zaman geçirmeye" oynuyor.
Hikmet Şimşek
Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük sanat yönetmeni, en nitelikli orkestra şefiydi Hikmet Şimşek...
Türkiye'nin klasik müzik konusunda "müzik dehasıydı."
Televizyondaki müzik sohbetleri hala gözümün önünde, öğütleri de kulaklarımda...
Bizim kuşak, klasik müziği çok seviyorsa, onun yıllarca verdiği gençlere klasik müziği sevdirme çabasıdır.
Bir kültürel elçiydi Şimşek, bir toplum mühendisi...
***
Onunla tanışmam 90'lı yıllarda kendisinin bir Yeni Asır ziyareti sırasında oldu. O zamanlar gazetemizin "Şehir ve İnsan" köşesini yöneten rahmetli Süha Baykal'ı ziyaretinde...
İzmir'in kent kültüründe, kent yönetiminde söz sahibi olan, Konak Belediyesi'nin ilk başkanı Süha Baykal, Şimşek'e hayrandı.
Değerli sanatçı, bunu çok iyi bildiği için, İzmir'e konser vermek için her gelişinde onun yanına uğrardı.
O gelişinde de, klasik müziği çok sevdiğimden, beni yanına çağırdı Süha ağabey...
Çok güzel bir sohbet oldu, inanılmaz dakikalardı... Sonra bir kez telefonda görüştük kendisiyle... İzmir'e bir gelişinde de bana konserlerinden oluşan bir long play getirmişti. Hala saklarım onu...
***
Hikmet Şimşek, Türkiye'ye Atatürk ve müzik sevgisini aşılayan bir müzik adamıydı.
Her konserinde Atatürk'ü, devrimlerini anlatmadan geçmezdi.
Bu nedenle Karşıyaka Belediyesi'nin, Karşıyaka Opera ve Tiyatro Sahnesi'ne onun adının, (Hikmet Şimşek Sanat Merkezi) verilişi ve büstünün girişte yer alması, laik Türkiye'nin temellerinde emeği olan bir sanatçıya en büyük onurdur, gelecek kuşaklara anlatmak adına...
Bu girişimde emeği olanları alkışkıyorum. Ancak bir konuda itirazım var; adı Hikmet Şimşek Sanat Merkezi yerine Hikmet Şimşek Opera ve Tiyatro Sahnesi olsaydı, daha makbule geçerdi sanıyorum.
Tıpkı Herbert Von Karajan'ın adını taşıyan Viyana Opera Sahnesi gibi...
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanlar başkalarının kusurlarını görmek konusunda "kartala", kendi kusurlarını görmek hususunda "köstebeğe" benzer.
François de Sales
