• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Hayat pazarının ‘bilge’ insanları HÜROL DAĞDELEN

Hayat pazarının ‘bilge’ insanları

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07.06.2016, 00:00
Geçmişte, toplumsal disiplinler yoldan çıktığında ya da kişisel sorunlar içinden çıkılmaz hale geldiğinde, insan, çevresindeki bilge kişilerden fikir alır, nasihat dinler, yaşamına yön verirdi.
Çünkü yılların birikimiyle, hayat tecrübeleriyle yüreklerini yıkamış bu insanlar, hiçbir çelişkiye düşmeden, beklenti içine girmeden, en doğru paylaşımı, karşısına gelip yardım isteyen bu insanlara yapar, ömürlerinin sonuna dek bunun hazzıyla yaşarlandı.
Bu bilge kişi ya mahalle bakkalıydı, ya emekli öğretmendi, ya da fırıncıydı, memurdu, camcıydı, ev hanımıydı...
Işıklı gözleriyle insanları süzer, sıkıntılarını anlar, çözüm bulmaya çalışırlardı. Ne psikologtu ne de sosyolog...
Hayat "doğruluğa, dürüstlüğe" eğitmişti onları... Hiç aceleleri yoktu; tane tane, anlaşılır bil dilde konuşur, fikirlerini paylaşırlardı.
Toplumun direkleriydi bu insanlar... Ancak günümüzde o kadar azaldılar ki, kimse onları arayıp sormuyor artık, dertlerini de paylaşmıyor.
Kendi yalnızlıklarıyla başbaşa, toplumun bencilleşmesini izliyor ve bence kahroluyorlar.
"Alma"nın "vermek"ten daha geçer akçe olduğu bu sevgisiz alem, onları çok yordu.
Oysa o kadar ihtiyacımız var ki onlara, onların o keyifli "bilgece" sohbetlerine... Toplumsal dayanışmanın en önemli duraklarında bile bir yalnızlık bulutu var ülkemin semalarında...
Herkes yorgun, herkes bitkin, herkes çelişkili... Dertlerini paylaşacak, akıl soracak birilerini arıyorlar ama onlar atlarına atlayıp, o güzel ülkeye çoktan gittiler bile...
Keşke olsalar...

Dervişe bir gün sormuşlar:
- Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?
Size farkı gösteriyim deyip önce sevgiyi dilden kalbine indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış.
Hepsi sofrada yerlerini almışlar. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.
Derviş şöyle bir şart koymuş:
- Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz.
Peki deyip çorbalarını içmeyi denemişler. Fakat kaşıklar uzun geldiğinden sıcak çorbayı döküp saçmaktan hem kendilerini yakmışlar hem de ağızlarına bir damla bile götürememişler.
En sonunda bakmışlar olacak gibi değil sofradan aç kalkmışlar.
Daha sonra derviş, bu defa sevgiyi gerçekten bilenleri yemeğe çağırmış.
Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen insanlar gelmiş, sofraya oturmuş. Onlara da aynı şartı dile getirmiş.
Her biri uzun kaşığını çorbaya daldırmış, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak çorbalarını içmişler.
Böylece her biri diğerini doyurmuş ve sofradan afiyetle şükrederek kalkmışlar.
Derviş sevgiyi gerçekten yaşayanların farkını soranlara şöyle yanıt vermiş:
- Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır.
Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır.
Şüphesiz şunu da unutmayın.
Hayat pazarında her zaman alan değil veren kazançlıdır.

Düşünen, fikir üreten insanlar toplumun dinamikleridir, insanoğlunun geleceğine ışıktır.
Önemli olan kendine yontmak yerine "paylaşmasını" bilmektir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA