• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
İzmir’in kaybolan kent kültürü... HÜROL DAĞDELEN

İzmir’in kaybolan kent kültürü...

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 10.05.2016, 00:00
İnsanoğlu yaşadığı şehre emek verir ve onu korursa, kurallara uyarsa, o kentin geleceğinden kimsenin korkmasına gerek yok...
Çünkü, "doğayı koruma" disipliniyle yetişen insanın başına nöbetçi dikmeyi gerek yok, kuralları hatırlatmaya da... Her şey kendiliğinden gelişir, doğaçlama...
O insan kimsenin hakkına el uzatmaz, kendi çıkarına kent kimliğiyle oynamaz, komşusunu huzursuz etmez, "Hep bana" bencilliğinden uzak durur.
İşte bu yüzden Avrupa'da birçok kente gittiğinizde, nüfus kontrolü vardır, insan sayısı gereksiz yere artmaz, o kentin kimliğini ortaya koyan mimarisine kimse dokunmaz, bunu aklına getirmez, cüret dahi edemez.
Bu yüzden o şehirlerde kültür turizmi, hem yaşayana, hem devlete müthiş paralar kazandırır.

Oysa bizde tam tersi... İzmir'i şöyle bir gözden geçiren mesela... Geçmişten bugüne elimizde ne kaldı Allah aşkına...
Antik çağdan kalanla bugün arasında sıkışıp kalmış bir İzmir; ortası yok. Yakın geçmişi yakıp yıkmış, şimdiki berbat görüntüyü yaratmışız...
Üzerinize üzerinize gelen biçimsiz yapılar, yarım yamalak çıkılan kaçak katlar, yetmiyormuş gibi beton ayakları bir kat daha izinsiz yükselen yapılardaki, "ileride imar yönetmeliği değişir, iki kat daha çıkarız" uyanıklığı... Böylesi kent cinayetlerinde, şehirlerin sağlıklı kalkınması mümkün mü, elbette değil... Hançer sürekli kentin kalbine saplandıkça...

Karşıyaka Donanmacı Mahallesi'nde, şimdiki Gazi Lisesi'nin arkasında doğup büyüdüm... Baba tarafım, Türk kökenli Makedon, Kalkandelen eşrafından... Dedem Şuayip bey tüccar, 1920'lerde gelmiş Karşıyaka'ya... İzmir'de yaşayan ortağından rica etmiş, "Bana bir ev bak burada, ailemle yerleşeceğim" diyerek...
O ev işte benim dünyaya gözlerimi açtığım, çocukluğumun geçtiği bahçeli ev... Eskiden o bölgede Rumlar ve Türkler birarada yaşarmış... Sonuçta Karşıyaka, İzmir'in sayfiye yeri; şimdiki Çeşme örneği...
O yüzden mimarisi de özel...
Bizim ev de Rum mimarisinin özelliklerini taşıyor. Villa tipi, iki katlı, içten merdivenli, yüksek ve geniş tavanlı, erik ve nar ağaçlarıyla çevrili bahçesinde arslanağzı ve gece sefası eksik olmayan, yemyeşil, gül kokulu bir konut...
Sadece bizim ev değil, çevremiz hep benzeri evlerle çevriliydi, hatta sahil boyunca... Çok güzeldi.
O yüzden yaşamak da büyük keyifti.
Aradan 50 yıl geçti, şimdi onlardan eser yok. Bizimki de dahil yerlerinde beton bloklar yükselmiş, bahçeler yok olmuş. Dizi dizi havasız, hiçbir özelliği olmayan yapılar...
Soluk alamıyoruz.
Bir Allahın kulu o yıllarda düşünememiş;
"Bu evleri geleceğe saklayalım, apartman yapılmasına izin vermeyelim.
Gümüşpala'da, Yamanlar'da imar planları yapalım. Karşıyaka o tarafa gelişsin" diye...
Bu düşünülseydi, şimdi oralarda gecekondu yoktu, abuk sabuk binalar yoktu...
Ve İzmir'e her gelen turist, bu binaları, sokakları görmeye gelirdi, turlar düzenlenirdi.
Bu da kültür turizmine müthiş bir hizmetti...
Evleri korunsaydı, Karşıyaka'nın da geleceğe açılan kültür zenginliği olurdu...

Şimdi, Avrupa'da kültür turizmi için gittiğimiz ve binlerce Euro ödediğimiz kentlerden hayranlıkla söz ediyoruz. Hatta bu öyle bir hal alıyor ki, işi abartıp, sanki bizim geçmişimizde yokmuş gibi, sadece o kentlere özelmiş gibi övgüler düzüyoruz.
Hayır vardı ve onlardan çok daha özeldi, o evler iki kültürün ortak mirasıydı; koruyamadık. Bencil ihtiraslar yiyip bitirdi geçmişimizi...
Şimdi hayıflanmak nafile... Bari bundan sonra doğrusu yapsak...
"Kent yenileme" projelerinde, geçmişten izler taşısak...
Biliyorum çok zor ama "istenirse" oluyor. Bunun için kararlı ve çağdaş düşünmek lazım...
İzmir'de son günlerde kent estetiğinde nefis işler oluyor örneğin... Sanırım Büyükşehir'de yeni bir peysaj mimarı işbaşı yaptı.
Kentin merkezi, parkları, bahçeleri, köprü altları yeniden "nefis" düzenleniyor.
O pis görüntülerden uzak, hepsi de...
Binbir renkteki çiçekler insana moral veriyor, yaşama sevinci katıyor.
Aynen devam... En azından doğaya emek katarak, vaziyeti kurtaralım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA