F.Bahçe'nin başına sakatlıklarla gelen felaketler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Önce Fernandao'nun kolu kırıldı aylarca futboldan uzak kaldı. Van Persie de haftalarca sakatlıklarla uğraşınca sarılacivertliler golcü olarak altyapıdan Ahmethan Köse'ye kaldı. Avrupa Kupası'nda bile oynadı genç futbolcu ama, Fener forması ağır geldi, silindi. Kjaer gittikten sonra Skrtel defansın emniyet kemeri olarak görünüyordu.
O de vertigo hastalığına (denge kaybı, baş dönmesi, bulantı, kusma) yakalandı.
Ne zaman takıma döner belli değil. Dün gece de iki yıldız kaydı daha sarı-lacivertlilerden peşpeşe sakatlıklarla. Önce, "Fener'in yaptığı en büyük transfer" denilen ve herkesin sevgilisi olan Fransız Valbuena'ya nazar değdi, bu kez Aykut Kocaman'ın onu çıkarmasına gerek kalmadı, daha 9.dakikada sakatlanarak sahayı terketti. Yetmedi, sağ kanatta parlamaya başlayan Isla da, 35.dakikada kenara işaret göndererek, "Ben bittim" dedi. Üstüne üstlük Alper ile Neto kart cezalısı duruma düştüler. Eh pes doğrusu...
Bu uğursuzlukları gidermek için kurşun mu döktürürsünüz, kurban mı kestirirsiniz.
Şart oldu artık.
Sonları oynamasını bilmiyor
F,Bahçe dün gece de Osmanlıspor önünde son dakikalar sendromu yaşadı, yine avucundaki 3 puandan ikisini 89.dakikada Şener'in inanılmaz hatasıyla bıraktı ve ligde iddialı olabilecekken tüm ümitlerini Ankara'da bıraktı. Aykut Kocaman artık bu ikinci devrede oyundan kopuş ve defansa gömülüşün izahını yapmalı ve hesap vermeli. Koca takımın ikinci yarıda tek gol pozisyonu var Alper'le, o kadar, gerisi yok. Sürekli mahkum oynuyor ve sonunda kalesinde golü görüyor.
Numan'ın kafa şutunda topun direkten dışarı gitmesi onlar için son ihtardı ama anlamadılar.