Her takımın bir Esc tuşu olmalı. Yani oyundan çıkma planı. G.Saray'ın kağıt üzerindeki hücumcu görüntüsünün ilk yarıda sahaya yansımaması işlevsel olmayan mevcut oyunda kalmasından kaynaklandı. Riekerink'in böyle anlarda sık başvurduğu ilk yöntemin Bruma'yı soldan alıp sağa oradan alıp tekrar sola koymak olduğunu artık sağır sultan bile biliyor. Hal böyleyken G.Saray'ın Sneijder'ın vuramadığı ilk pozisyon dışında Eren ile yakaladığı ilk orgarize atak da 37. dakikaya denk geliyor. Böylelikle koca ilk yarı Podolski ve Eren'i kullanamayan bir takım görüntüsünde Trabzon'un ilk deplasman golüyle soyunma odasına üstün girmesi de özünde şaşırtıcı olmuyor.
Bununla birlikte pas dağıtıcı Sneijder için boş alan yaratmak ve yıldız ismin dış şutlarından yararlanmaya çalışmak da ayrı bir formül ki ilk yarıda uzaktan kaleyi tek yoklayan ismin Carole olduğunun altını çizmeli.
İkinci yarıda Riekerink'in en azından kulübe destekli bir çözüm araması Esc tuşunu kullanmanın farklı bir yöntemi gözükse de Hollandalı çalıştırıcı bir kez daha beklemeyi seçerek yine risk aldı. İkinci bölgedeki hakimiyetini artırıp rakibe sadece kontra şansı veren takımın ilk yarıya göre daha çok kaleyi yokladığı anlar da sonuçsuz kalınca değişiklik çanları artık ciddi ciddi çalmaya başladı. Ve Riekerink, Sneijder'ı kenara alıp yerine Josue'yi, Cavanda'yı alıp yerine Sinan'ı oyuna sürdü. Fakat genel görüntü itibariyle Esc tuşunun takılı kaldığını anladık. Yani Bruma'nın meziyetleri yine başrol oynadı. Bruma aldığı her topta attığı çalımlarla rakibin başını döndürse de meziyetleri skoru tersine döndürmeye yetmedi. Elbette ki Trabzonspor defansının da hakkını teslim etmeli. Özellikle G.Saray'ın en önemli kozlarından Eren Derdiyok'u maçın büyük bir kısmında çok iyi kilitleyerek gol izni vermediler.
Son söz: Aylar sonra forma bulan Semih'in eski alışkanlıklarını sürdürdüğünü, top kazanmaya çalışırken ve rakibi karşılarken kontrolsüz çabasını izledik. Bu haliyle ne Chedjou'dan ne de Hakan'dan formayı alamaz. Bu arada bir Serdar Aziz vardı, ne oldu?