Çok uzun yıllar futbolcu ve hoca olarak futbolun içinde bulunduğum için Akhisarlıların yaşadığı stresi çok iyi anlıyorum. Üç gün önce harika futbol oynayarak Fenerbahçe'yi yenerek Ziraat Türkiye Kupası'nı müzelerine götürdüler, bir ilçe takımı olarak Türkiye Çapında hayranlık ve övgü kazandılar.
Ama şampiyonluğu doyasıya yaşayamadılar.
Çünkü ligde durum hiç de içacıcı değildi, tehlike bekliyordu yeşil-siyahlıları.
Okan Buruk futbolcularını Diyarbakır'dan apar topar kampa götürdü, uyardı, dedi ki, "Aman havaya girmeyin. Futbolda herşey, her türlü ihtimal var. Kupa şampiyonu olarak düşen takım olmayalım, Kayserispor deplasmanından mutlaka puan almalı ve kurtuluşumuzu ilan etmeliyiz.
Ondan sonra bizim için düğün, bayram" dedi. Ligde hafta sonunda Konyaspor ve Alanyaspor'un kurtuluşlarını ilan etmeleri ve Osmanlıspor'un düşen üçüncü takım olmamak Akhisarspor'u gözüne kestirmesi işi daha da ciddi boyuta götürdü. Gerçi son maçta Akhisarspor evinde Osmanlıspor'u ağırlayacaktı ama galibiyetin garantisi mi vardı. Hele stres yüklenince...
SELEZYNOV İŞİ BİTİRDİ
Akhisarspor, Kayseri'de kontrollü, daha ziyade bir puanı garantiye alan ve yine Selezynov ve Muğdat'ın kontrataklarına bel bağlayan bir oyun sergiledi. Akigolarda golcü Selezynov yüzdeyüz iki gol kaçırarak eleştirilirken, ardından attığı mükemmel golle "Bay gol" denmesinin ne kadar yerinde olduğu gösterdi. Yeşilsiyahlıların Kayseri'deki lig şovu bitmedi ve Soner galibiyet garantisi ikinci gole de nefis bir şutla imza attı. Helal olhsun Akhisarspor'a üç gün içersinde iki zor maçı kazanmak kolay değil. Ben Akhisarlılara (Köylerine kadar), Manisalılara, bu takım kurtulmuş olsa da Osmanlıspor maçında tribünleri tıklım tıklım doldurmalarını, hem Kupa Şampiyonluğu zaferini kutlamalarını, hem de ligdeki başarı için futbolcuları kucaklamalarını öneriyorum.
Buluşmak ümidiyle.