Henüz, Cemaat hükümete karşı taarruza geçmemişken, fakat büyük bir taarruzun emareleri görünmeye başladığında, bu sürecin nasıl işleyeceği ve nasıl Cemaat'in intihar eylemine dönüşeceğini Cemaat aktörleriyle tartışmaya çalışmıştım.
Çok tuhaf reaksiyonlar aldığım bu tartışma sürecinde, farkettim ki, Cemaat'in muhakeme yapmaya eğilimli bir entelektüel kadrosu yok.
Sonra farkettim ki, Cemaat'in sanatçıları da yok.
Tuhaf bir gerçek önümde duruyordu: Bunca yıl, bunca eğitim kurumu, üniversiteler kurmuş; dünyanın dört bir yanında örgütlenmiş, devletin ve devletlerin bugüne kadar önünü açtığı Cemaat, entelektüel ve sanatçı yetiştiremiyordu!
Global bir Cemaat'ten dünya çapında bir tek bilim adamı, bir tek müzisyen, bir tek romancı, bir tek şair, bir tek ressam çıkmamıştı!
Daha tuhafı, bırakın dünya çapını, Türkiye'deki gazetelerinde bile köşe yazarlarını kendi içlerinden yetiştirerek değil, liberal kesimden ithal ederek tahkim ediyorlardı.
Bir de şunu farkettim: Mesela kadınlar hiç yoktu. Örneğin Zaman gazetesinin yazarları arasında, Cemaat'in yetiştirdiği bir tek kadın köşe yazarı bile yoktu.
Bu gerçeği fark ettiğim zaman, Cemaat'in mağazaları NT'lerdeki 'sansür kurulları'nı farkettim. Olguyu twitter'da paylaştığım zaman, öğrenci evlerinde Fethullah Hoca'nın kitapları dışındaki kitapların okunmasının yasaklandığını söyleyen geri dönüşler aldım.
Peki, Cemaat'in yetiştirdiği onca akademisyen ne olacaktı?
Onların da yetişme sistemi müfredata odaklı ve Fethullah Hoca'ya bağımlıydı. Entelektüelitenin ilk koşulu 'soru sorma', 'sorgulama' disiplininden çok uzaklardı.
Bu yüzden, kendilerini hiç sorgulama gereği duymadılar. Bu yüzden, entelektüeller ile içine girdikleri süreci tartışmadılar.
Bu yüzden işte, kendilerine enjekte edilen intihar genini farketmedi, uyaranları ise düşman olarak algıladılar.
Vesselam.
Evet, Cemaat örgüttür
Cemaat her gün 'örgüt' olmadığını anlatmaya çalışıyor. Hem dilbilimi, hem sosyolojiyi inkar ederek, milleti örgüt olmadıklarına ikna eteye çalışıyorlar...
Hocaefendisi, mütevellisi, ülke-şehir-mahalle imamları olan bir yapı bunu nasıl yapabilecekse artık...
Oysa 'örgüt' olmak kendi başına kötü bir şey değildir. Hatta gelişmişlik göstergesidir.
Türk Dil Kurumu örgütü şöyle tanımlar: "Ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilat."
Dünya Sağlık Örgütü de, AK Parti de birer örgüttür.
Önemli olan örgütlerin, yasal olup olmamaları veya suç örgütü olup olmamalarıdır.
Yasal örgütler şeffaf ve devlet denetimine açıktır. Yöneticileri ilan edilmiş ve sorumludur. Bunların saklandığı örgütler 'gizli örgüt' veya 'illegal örgüt' diye tanımlanır.
Mesele bundan ibarettir.
Ve Fethullah Gülen Cemaati, dünyanın her yerinde, ve her hukukta, tartışmasız 'örgüt' olarak kabul edilir.
