Hürriyet gazetesini eviriyorum çeviriyorum, neresinden baksan lümpen bir gazete: Yılmaz Özdil seviyesinde bir politik bilinç...
Ertuğrul Özkök seviyesinde entelektüel derinlik...
Magazin sayfalarında başbakanın giyimini eleştirme düzleminde bir
'life-style' özentisi...
Hurriyet.com.tr'yi açtığınız zaman, bir erotik dergide göremeyeceğiniz kadar çıplak kadın fotoğrafı...
Yani... Tersten sayarsak...
Pornografiyi, özgürlük diye satan bir anlayış...
Life-Style kavramını siyasal baskı aracı olarak kullanan bir zihin...
Batının popüler kültür mukallitliğini entelektüelite olarak pazarlayan bir mekanizma...
Ve bütün bunları toparlayıp muhalif söylem çıkarmaya çalışan bir vasat zeka...
Geçen gün, twitter'da, internet sitesindeki çıplak kadın fotoğrafları dolaysıyla, 'lümpen gazete' dediğim zaman, bir takipçim şöyle bir not düşmüştü:
"Kendisini elitist olarak satan bu gazeteye 'lümpen' diyen ilk insansın."
Bu nota çok şaşırmıştım. Çünkü 'lümpen'in tam sözlük karşılığı bile budur.
Örneğin... "Mensup olduğu sınıfın insanlarından kendini üstün göstermeye çalışan bu yolda itici tavır ve tutum sergileyen kişi..."
Veya...
"Ergenlik döneminin başlarında fark edilmek için sergilediği itici davranışları, ilerleyen yaşlarda; sahip olamadığı maddiyatı sahipmiş gibi gösterebilmek, olmadığı halde bilge, entelektüel bir kişiliğinin olduğunu kabullendirebilmek şeklinde değişiklik gösterecektir..."
Gibi tanımlanır.
Velhasıl... Lümpenlik bir sosyo-politik sorundur ancak, bunun bir kurumsal gazetede, ideolojik aygıta dünüşmüş hali ve toplumu, özellikle de muhalefeti lümpenleştirmesi çok önemli bir sosyolojik sorundur.
Gazete yazarlarının özel hayatlarını anlatma 'pornografisi' bir yaşam biçimi olarak empoze edildiğinde... Teşhircilik yaşam biçimi olarak kabul görür.
Şarap gibi dandirik bir içki, bir seçkinlik değeri olarak tanıtıldığında... Şarapçılar kendilerinde bir değer vehmederler.
Yılmaz Özdil ekolü, arabesk bir 'karşıyız karşı, bu yüzden enteliz ve çağdaşız' üslubu muhalefet olarak satıldığında... Meczublar ve huysuzlar kendilerinin politik bilinç taşıdığını vehmederler.
İşte bu manzara, toplumu çürümeye götürdüğü gibi, muhalefet partilerini ve onların içeriklerini de çürümeye sevk eder.
Değerler sistematiği darmadağın olur ve muhalefet toptan lümpenleşir.
İşte CHP'nin sırf iktidar olabilmek için 'Fethullahçı CHP' olmayı kabullenebilmesinin, Atatürkçüler'in bir kısmının ise, 'Fethullahçı CHP'ye oy verebilecek olmasının başka açıklaması yoktur.
Lümpen Hürriyet, muhalefeti ve toplumun bir kısmını bu derece lümpenleştirmiş; lümpenliği 'elitizm ve çağdaşlık' diye satıvermiştir.
İzmir'deki gizli gerçek
İzmir'de geçirdiğim günlerden sonra, şehrin sakladığı imkanları daha fazla fark ettim. Şimdi, Hüseyin Kocabıyık'ın tabiriyle 'kara delik' gibi duran Kordon'un nasıl bir kültür ve sanat alanına dönüşebileceğini düşündüm...
Geniş caddeleri ve ferah semtleri ile, bakımsızlıktan kurtulan bir İzmir'in dünya şehrine dönüşebilme potansiyelini içerdiğini fark ettim...
Huzurlu hayatın, küresel ekonomi ile entegre olduğunda İzmir'i sıçratacağı seviyeyi görmemek imkansız. İzmir'in gerçekten özgürlükçü sosyolojisi CHP boyunduruğundan kurtulduğunda burası kültür, sanat ve turizmin Küresel Başkent'lerinden biri olur.
Gizli gerçek şu: Bu yerel seçimde Binali Yıldırım kazanırsa, İzmir'de emlak fiyatları en azından ikiye katlanacak.
İzmir'de bir ev almak için geç kalmamalıyım.
