• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Başarının sessiz tanımı

AYSUN METE

Başarının sessiz tanımı

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25 Ekim 2025

Gerçek başarı, dış dünyanın alkışında değil; insanın kendiyle kurduğu huzurlu dengede saklı. Başarı... Kulağa ne kadar güçlü, ne kadar görkemli geliyor değil mi? Oysa bence başarı, dışarıdan görünenden çok, içsel huzur ve değerlerle uyumla ölçülür. Küçük mutluluklarda anlam bulmak, sabah güne şükrederek başlamak, gün bitiminde yaptıklarına içtenlikle bakabilmek... İşte hayatın gerçek hazinesi. Bazen durup kendi kendime soruyorum: Gerçekten ne için yaşıyorum? Bu soru kulağa basit geliyor ama cevabı yıllar içinde defalarca değişti. Bir dönem başarı için yaşadım, bir dönem sevilmek için, bir dönem sadece güçlü görünmek için... Şimdi fark ediyorum ki, amacım aslında kendimin en iyi versiyonuna ulaşmak.
Hayat bana doğruyu ya da yanlışı değil, dengeyi öğretmeye çalışıyor. Kendimi "update" etmeye her daim devam etmeyi...

GERÇEK BASARI
Eskiden "başarı" dediğim şey, bir hedefi tutturmak, bir işi başarmak ya da takdir görmekti. Bazı günler çok çalışıp yüzlerce işi aynı anda tamamladığım olurdu; herkes ayakta alkışlardı, ben ise gecenin sessizliğinde hâlâ huzursuz olurdum. O zaman fark ettim ki, başarı dışarıdan gelen onayla ölçülmüyor. Gece başımı yastığa koyduğumda içim rahatsa, o gün gerçekten başarılıyım. Gerçek başarı, dış dünyadan çok, içsel huzurla ölçülüyor bence. Her sabah uyandığımda hâlâ içimde bir yaşam enerjisi hissediyorsam, şükrediyorum. Bu enerji beni her gün yeniden başlatıyor. Artık biliyorum: mutlu olmanın sırrı "hep daha fazlasını" istemekte değil; yetene kadarının kıymetini bilmekte.

ZİHİNDE BAŞLIYOR
Değerlerimle yaşadığım sürece huzurluyum; çünkü benim için uyum önce zihinde başlıyor. Düşüncelerimle, söylediklerimle ve yaptıklarımla bir bütün olabildiğimde ancak içsel dengeyi yakalıyorum. Uyum bozulduğunda ise beynimde sorgulamalar başlıyor: "Ben kimim, neden böyle yapıyorum?" O anlarda fark ediyorum ki, insanın kendini güncellemesi tıpkı bir bilgisayarı yeniden başlatmak gibi. Hatalar, fazla yükler ve gereksiz düşünceler temizleniyor; yer açılıyor, hafifliyor insan. Zihnini sadeleştirebildiğinde, kalıcı temizlik de başlamış oluyor. Geçmişe baktığımda, "önemli" ve "acil" kavramlarını sıkça karıştırdığımı fark ettim. Günümün tamamını acil olduğunu sandığım e-postalarla, yetiştirilmesi gereken işlerle doldurduğum zamanlar oldu. Oysa günün sonunda fark ettim ki, aslında en değerli zamanı, sevdiklerimle ve kendimle geçirebilirdim. Deneyimlerim bana gösterdi ki, her şeyi aynı anda yapmaya çalışmak, hiçbir şeyi hakkıyla yapamamak anlamına geliyor.

KALICI BİR İZ
Şöyle diyebilirim: Sahip olduklarım beni tanımlar; aynı verdiklerim gibi... Çünkü ikisi de hayatımın birbirini tamamlayan parçaları. Artık biliyorum ki yalnızca birikim veya başarı değil, vermek ve katkıda bulunmak da kimliğimizin ayrılmaz bir parçası. Belki de bu yüzden, yeni kitabım "Hear Me, See Me" (Beni Duy, Beni Gör) yayımlandığında, kendime bir kez daha sordum: "Bu benim için başarı mı?" Ve cevabım çok netti: Başarı, kitabın kaç kişiye ulaştığı değil; ulaştığı insanlarda bir farkındalık, bir içsel dönüşüm yaratabilmekti. Çünkü gerçek başarı, bir kalbe dokunabilmek, bir düşünceyi değiştirebilmek, bir insana kendini duyurabilmektir. Satış rakamları geçici; ama birinin "senin cümlende kendimi buldum" demesi kalıcı bir iz bırakıyor.
Ve düşündüğümde şunu fark ediyorum: Bir gün kimliğim, unvanım, sahip olduklarım ve bütün etiketlerim silinse... geriye sadece ben kalsam, ne hissederdim? Eğer o hâlde bile içim huzurluysa, demek ki gerçekten var olmanın anlamını bulmuşum.

ANLAM ARAYIŞI
Çünkü dışarıdan gelen her şey geçici; kalıcı olan, insanın kendisiyle kurduğu barış. Yalnız kaldığımda sessizlikten korkmuyorsam, aksine o sessizlikte huzur buluyorsam — işte o zaman denge gerçekten içimde. Uzmanlar da bu düşünceyi destekliyor: Anlam arayışı, ruhsal sağlık için kritik bir unsur. İnsan, değerleriyle uyum içinde yaşadığında, hem kendi hayatında hem çevresinde daha dengeli ve tatmin edici bir yaşam sürüyor. Bu bana çok tanıdık geliyor; çünkü ben de tam olarak bunu deneyimledim. Farkındalığa ulaştığında insan, artık sadece bencil bir mutluluk peşinde koşmayı bırakıyor. Artık "Ne kazanırım?" değil, "Ne katarım?" sorusu yön veriyor hayata. İlginçtir, bu soruya verdiğim her dürüst cevap beni biraz daha kendime yaklaştırıyor. Denge bozulduğunda, "Ben kimim, neden bunları yapıyorum?" sorusu beliriyor. Bu sorunun cevabını bulmak kolay değil ama o arayışın kendisi bile büyütüyor insanı. Çünkü bazen duygusal çöküntünün eşiğinden döndüğünde, aslında yeniden doğmak için hazırlanıyor insan.

GERÇEK HAZİNE
Artık biliyorum ki, hayat bana sürekli "daha fazlası" yerine "doğru kadarı" öğretmeye çalışıyor. Zihnimi, kalbimi ve yaşamımı sadeleştirdikçe, içimdeki ses daha net duyuluyor. Ve o ses hep aynı şeyi söylüyor: Amacın başarı değil, anlam bulmak. Çünkü anlam varsa, başarı zaten seni buluyor. Küçük mutluluklarda anlam bulmak, sabah güne şükrederek başlamak, akşam yaptıklarına içtenlikle bakabilmek... İşte hayatın gerçek hazinesi. Peki siz hiç düşündünüz mü; bugün sizi gerçekten yaşatan şey ne? Bir hedef mi, bir değer mi, yoksa sadece huzur mu?
Kendinizle uyum içinde olduğunuz, anlam dolu bir hafta dileğiyle...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.