• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Sessizliğin içindeki yankı

AYSUN METE

Sessizliğin içindeki yankı

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 01 Kasım 2025

Bazen sesimizi en çok duyurmak istediğimiz yerde yankımız bile kaybolur. Kelimeler ağzımızdan çıkar ama karşımızdakine değil, boşluğa çarpar. ANLAŞILMAK
Oysa duyulmak, anlaşılmaktan çok daha derin bir ihtiyaç. Birinin "seni duyması", sadece söylediklerini değil, söyleyemediklerini de anlaması, demek istiyorum. Ama biz, genelde bunu başkalarından beklerken kendi iç sesimizi duymamayı seçeriz. Ve en büyük sessizlik, insanın kendi içindekini duyamamasıdır aslında. Dışarıdaki gürültü o kadar büyüktür ki, içimizdeki küçük ses boğulur adeta. Ben de o sesi yıllarca bastırdım. Yabancı bir şehirde, başka bir dilin içinde, Her gün yetişmeye, üretmeye, anlatmaya çalışırken, en çok kendimi duymayı unuttum. Ve bir gün fark ettim; "beni duy" derken, aslında "ben artık kendi sesimi duyamıyorum" diyormuşum. Beni Duy Beni Gör işte o fark edişin kitabı. Bir hesaplaşmadan değil, bir farkındalıktan doğdu. Bir dönemin değil, bir dönüşümün hikâyesi oldu. Bazen Londra'da bir sabahın sessizliğinde, bazen İzmir'in rüzgârında, bazen de sadece bir kahve fincanının buharında yazıldı satırlar.

İÇ SESİMİZ
Bu kitapta anlatılanlar, ne bir başarı hikâyesi ne de bir öğütler dizisi inanın! Bu satırlar, duygularını saklamaktan yorgun düşmüş insanların iç sesi gibi. Yalnızca kendi hikâyemi değil, kendini anlatmakta zorlanan herkesin hikâyesini yazdım. Çünkü fark ettim ki, ne kadar anlatırsak anlatalım, kendimizi duymadığımız sürece kimse bizi gerçekten anlayamaz. Yıllar boyu ilişkilerde, işte, dostluklarda ben hep anlatmaya çalıştım. Hep açıkladım. "Bak, ben aslında böyleyim" dedim. Ama çoğu zaman, karşımdaki zaten kendi hikâyesinin içinde kaybolmuştu. Bir insanın seni duyması için önce kendi sessizliğini duyması gerekiyor. Ve bu da zaman alıyor.

ZAMAN KİTABI
Beni Duy Beni Gör tam da bu zamanın kitabı. Kendiyle yüzleşmekten korkmayan, ama artık birilerinin içten bir "seni anlıyorum" demesini bekleyenler için. Kırılganlığın aslında bir güç olduğunu, kendini anlatmanın bencillik değil, cesaret olduğunu hatırlatmak için yazıldı. Yazarken bazı cümlelerde uzun süre durdum. Bazı satırları silip yeniden yazdım, çünkü bir duyguyu dürüstçe anlatmanın kolay olmadığını öğrendim. Ama sonunda fark ettim: dürüstlük, sadece karşındakine değil, kendine gösterebildiğin bir aynaymış. Ve o aynada ilk defa kendi gözlerime baktım. Yorgun, kırılmış ama gerçek bir bakışla. Belki de hepimizin en büyük sınavı bu: Kendimizi duymak, kendimizi görmek... Hayatın temposu, ilişkilerin karmaşası, beklentilerin yükü arasında kendimizi susturuyoruz çoğu zaman. Sonra da kimse bizi anlamıyor diye üzülüyoruz. Ama belki de sorun orada değil; belki de önce kendi iç sesimizi yeniden duymamız gerekiyor. Bu kitap, o sesi ararken tuttuğum notların toplamı gibi. Bir kadının, bir insanın, bir ruhun yolculuğu. Bazen incelikle, bazen öfkeyle, bazen sessizlikle örülmüş bir yol.

DUR VE NEFES AL
Ama her satırında bir "yeniden başlama" duygusu var. Belki de artık yeniden başlamanın zamanı. Kendine "beni duy" diyebilmenin, aynaya bakıp "beni gör" diyebilmenin zamanı. Çünkü başkalarının seni görmesini beklemekten önce, kendine bakmayı öğrenmen gerekiyor. Yani kendimize! Bugün, seslerin içinde kaybolmuş bir dünyada yaşıyoruz. Sosyal medyada herkes konuşuyor, ama kimse kimseyi duymuyor. Herkes bir şey gösteriyor, ama kimse gerçekten görmüyor. O yüzden bu kitap, sessiz bir çağrı gibi: "Dur. Nefes al. Ve gerçekten dinle."

SUSTURULMUŞ
Ben bu satırları yazarken sustum. Kelimeleri duydum, kalbimi duydum, belki ilk defa kendimi gerçekten duydum. Ve o anda anladım; duyulmak için bağırmana gerek yok, bazen fısıltı bile yeter, yeter ki samimi olsun. Beni Duy Beni Gör işte o fısıltının yankısı. Bir başkasında değil, önce kendinde karşılık bulan bir ses. Ve belki de okuyan herkesin kendi iç sesine dönüşecek bir çağrı. Belki senin de içinde uzun zamandır susturulmuş bir ses var. Belki sen de görülmeyi, duyulmayı bekliyorsun. Ama inan, önce senin kendini duyman gerekiyor.

KALBİ İŞİTMEK
Çünkü insan, kendi kalbini duymadan dünyayı anlayamıyor. Ve ben bu kitabı, o sesi yeniden duymak isteyen herkes için yazdım. Bir sükûnet, bir ayna, bir farkındalık, bir yeniden buluşma niyetiyle... Not: "Beni Duy Beni Gör" adlı yeni kitabım raflarda yerini aldı. Bu yazı, o yolculuğun iç sesinden doğdu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.