• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Türk ve İslam dünyasının gür sesi BÜLENT ERANDAÇ

Türk ve İslam dünyasının gür sesi

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 13 Nisan 2025

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, küresel liderlik özellikleriyle, Türkiye'nin diplomatik aktivizminin boyutunu kıtalara yayarken, Türk ve Müslüman dünyasının da gür sesi oluyor. Dünyada baş döndüren gelişmeler yaşanırken Cumhurbaşkanımız Erdoğan himayelerinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, küresel diplomasinin kalbinin Antalya'da atmasını sağlayan küresel bir forumu gerçekleştiriyor. 50'yi aşkın oturumda, Orta Doğu'dan Asya-Pasifik'e, Afrika'dan Latin Amerika'ya uzanan çeşitli coğrafyaları ilgilendiren konular ile iklim değişikliği, terörizmle mücadele, insani yardım, dijitalleşme, gıda güvenliği ve yapay zeka dahil olmak üzere küresel gündemin öne çıkan başlıkları ele alınmaya başlandı. Teması "Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenmek" olarak belirlenen forumunda Erdoğan hem ikili görüşme rekoru kırıyor hem de Bağımsız Türkiye'nin gür sesi olarak dünyaya verdiği derin mesajlarla damga vuruyor.

DERİN MESAJLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasında, Gazze, Suriye, Kıbrıs, Ukrayna, İsrail vurgulamaları dikkati çekti: "Diplomasinin insani girişimci ve geleceğe yönelik plan yapabilme kabiliyetini daha fazla öne çıkarmamız gerekiyor. Dünya beşten büyüktür çünkü insanlık beşten büyüktür. Bu tespiti yaparken amacımız böyle bir anlayışın hâkim kılınmasıdır. Biz bu coğrafyanın sadece sakinleri değiliz, aynı zamanda sahipleriyiz. Bin yıldır buradayız. Bu topraklardayız, inşallah daha nice asırlar boyunca yine burada olacağız. Bizim kimsenin toprağında, egemenliğinde, kaynaklarında gözümüz yok. Türkiye olarak nerede varlık gösteriyorsak orada yerin altındakilerle değil yerin üstündekilerle, yani insanlarla yani canla ilgileniyoruz. Masum bebekleri, çocukları, yıkıntılar arasında hayata tutunmaya çalışan kadınları acımasızca katletmek korkaklık değilse soruyorum bu nedir? 360 kilometreye hapsettiği, insani yardım girişimine izin vermediği bir halkın üzerine çocuk, kadın, yaşlı, sivil demeden bomba yağdırmak gaddarlık değil midir? Elimizi vicdanımıza koyalım ve şu soruyu lütfen kendimize soralım. Savaşta dahi olsa meşru bir devlet böyle hareket eder mi? Bunun adı devlet terörü değil midir? Onun için İsrail terör devletidir. Başka bir isim olamaz."

3 KITANIN MERKEZİ
"İsrail hükümeti Filistin halkını topraklarından söküp atmaya çalışmaktadır. İşlediği her suç hukuk önünde cevapsız kalan İsrail, her seferinde biraz daha pervasızlaşmaktadır. Soğukkanlılığımızı, meseleleri diyalog yoluyla çözme tavrımızı kimse yanlış anlamamalı, sükûnetimiz birilerini hatalı heveslere sürüklememeli. Suriye'nin toprak bütünlüğünün muhafazasında Trump ve Putin başta olmak üzere, bölgede nüfuz sahibi aktörlerle anlayış birliği ve yakın diyalog hâlindeyiz. Suriye halkı acıya, zulme ve savaşa doymuştur. Suriyeli kardeşlerimize bunları tekrar yaşatma niyetinde olanlar hesaplarını buna göre yapmalıdır. Suriye hükümeti ile aramızdaki mutabakatlar çerçevesinde gerekli bütün adımları atmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.
Türkiye üç kıtanın merkezinde yer alan bir ülkedir. Biz Avrupa ülkesi olduğumuz kadar bir Asya ve Afrika ülkesiyiz. Bu üç kıtanın tüm halkları ile aramızdaki bağları daha da ileri taşımanın, komşuluk hukukunu geliştirmenin mücadelesini veriyoruz. Yeniden Asya açılımımızla Asya ülkeleriyle siyasi temas ve istişareleri her geçen gün artırıyoruz. Keza Afrika ortaklık politikamızla kazan kazan yaklaşımıyla iş birliğimiz gelişiyor. Doğu Akdeniz ve Ege'de barış ve istikrarın devamını amaçlıyoruz. Türkiye'nin AB hedefinden uzaklaştığına dair iddia ve eleştirilerin bizim nazarımızda hiçbir geçerliliği yoktur. Bugün kimi Avrupa ülkeleri bundan üç çeyrek asır önce AB'ye hayat veren ufkun, cesaretin, stratejik bakış açısını maalesef ortaya koyamıyor. AB mevcut sınamaların üstesinden gelmek istiyorsa buna göre davranmalı, bagajlarından kurtulmalı ve Türkiye tam üye olana kadar birlikteki sandalyesine bir an önce kavuşmalıdır. Biz üyelik sürecini ilerletme noktasında hazırız ve kararlıyız. AB'den somut adımlar atmasını bekliyoruz."

ETKİMİZ ARTIYOR
Yeni dünya düzeni inşasında Amerika ile Çin arasında çekişmeler, çatışmalar, gizli ve açık taktikler uygulandığı bir süreçte Türkiye'nin içinde olduğu Küresel Güney'de (Ortadoğu, Afrika, Asya ve Latin Amerika) ülkeler giderek etkisini artırıyor. "Küresel Güney", günümüz dünyasında kendisinden söz ettiren etkili bir güç kaynağı haline geldi. Türk Devletler Teşkilatı hızla yol alırken, özellikle Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın kardeşimiz İlham Aliyev'le beraber hayat verdiği Zengezur Koridoru'nun işlemesi sağlanınca Türk Dünyası arasında tarihi köprü kurulmuş olacak. Ekonomik olarak değerlendirildiğinde, Küresel Güney ülkelerinin çoğu gelişmekte olan ülkelerdir ve ekonomik büyümeyi hedeflemektedirler. Bu ülkelerin bazısı coğrafi olarak ekvatorun kuzeyinde, örneğin Türkiye, NATO üyesi olmasına ve Batı ile yakın ilişkiler kurmasına rağmen, bağımsız bir dış politika izleme eğiliminde olması nedeniyle Küresel Güney'in önemli bir aktörü konumunda bulunuyor. Küresel Güney ülkeleri, dış politikada dengeyi korumak, kendi bağımsızlıklarını sürdürmek ve büyük güçler arasında tarafsız kalmak istemektedir. Bu ülkelerin stratejik otonomi kavramını benimsemeleri dikkat çekicidir.

KİLİT ROLDE TÜRKİYE
Ukrayna Savaşı ve Gazze gibi uluslararası krizlerde Küresel Güney ülkeleri, belirgin bir taraf tutmaktan kaçınarak, Rusya ve ABD gibi büyük güçlerle ilişkilerini dengeleme çabası gütmektedirler. Örneğin Türkiye ve Hindistan bu konuda başarılı bir örnektir. Bu bağlamda, Başkan Erdoğan'ın başarı ile yürüttüğü stratejik otonomi kavramı, Küresel Güney'in dış politika yaklaşımını anlamada kilit bir rol oynamaktadır. Küresel Güney ülkelerinin elinde çok önemli bir avantaj bulunmaktadır: Pazarlık gücü bu ülkelerden yanadır. Bu ülkelerin daha görünür hale gelmeleri ve seslerini daha güçlü duyurmaları, uluslararası istikrar açısından da olumlu bir durum yaratacaktır. Evet. Eski düzen sona erdi, ancak yerine yeni bir düzen inşası sürüyor (2030). Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi işlevini yerine getiremiyor, Dünya Ticaret Örgütü çalışamaz durumda ve ABD-TRUMP serbest ticaretin savunucusu olmaktan uzaklaşıp farklı bir ekonomi politikası izliyor. Avrupa Birliği'nin kendi kurumsal bütünlüğünü sürdürebilip sürdüremeyeceği bile sorgulanmakta. Dünya Bankası ve IMF gibi kurumlar, doğulu ülkelere bekledikleri önemi vermediği için etkinliklerini yitirmiş durumdalar. Şu anda bir geçiş dönemindeyiz; geçiş dönemleri daima zorluklarla doludur ve puslu bir ortam yaratır. Dünyanın içinde bulunduğu durumu, nitekim Başkan Erdoğan, Antalya'da, "Dünya Beşten Büyüktür" mottosu ile tekrarladı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.