• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
KKTC’nin geleceğinde Türkiye’nin önemi

BÜLENT ERANDAÇ

KKTC’nin geleceğinde Türkiye’nin önemi

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18 Ekim 2025

Kıbrıs Adası ve Gazze, Türkiye'nin jeopolitiğinde ve tarihsel hafızasında köklü bir yere sahip olan bir coğrafyadır. Hayatının her döneminde bu tarihi gerçeklere sahip çıkan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs ve Gazze'ye olan ilgisi, sevgisi tarihi bir hafızanın yansımasıdır. KKTC, Türkiye'nin jeopolitik kimliğinin ayrılmaz bir parçası, ulusal güvenlik mimarisinin stratejik uzantısıdır. Kıbrıs'ta yaşanacak herhangi bir statü değişikliği sadece adanın kaderini değil, Türkiye'nin Akdeniz'deki denge pozisyonunu, Ege'deki manevra kabiliyetini ve Ortadoğu ile olan stratejik erişimini kökten etkiler. KKTC'de pazar günü cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Seçimler, KKTC'nin geleceği, Türkiye ile ilişkiler ve Doğu Akdeniz'in jeopolitiği açısından da kritik öneme sahip. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Ankara ile aynı çizgide "iki devletli çözüm" tezini güçlü bir şekilde savunuyor. Karşısında Avrupa destekli federasyon temelindeki çözüm önerileriyle "Kıbrıs Türkü'nü Rum'a yama yapma projesi" içinde olanlar var. Hatırlayalım, 2004 yılında dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın iki toplumlu federasyon temelli çözüm planına Kıbrıslı Türkler "Evet" dediği halde planı reddeden Kıbrıslı Rumlar olmuştu. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın KKTC'yi tanıtma ve "iki ayrı devlet, bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" mücadelesine Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin sahip çıkmaları, aynı yolda yürüyen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın yeniden seçilmesi çok önemli olacaktır.

İKİ EŞİT DEVLET
Doğu Akdeniz'de sinsi planlarla Avrupa-İsrail-Kıbrıs Rumlarının tezgahları göz önünde iken, federasyon tezi ile göreve talip olunması arasındaki irtibata dikkat edilmelidir. Türkiye ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın Kıbrıs'ta iki eşit devlet tezini kuvvetli bir şekilde gündeme getirmesi, seçim ötesi Doğu Akdeniz'de İsrail- Rum işbirliğine yol vermemek anlamına geliyor. Türkiye'nin desteğiyle KKTC, Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da BM Genel Kurulu açılış oturumları başta olmak üzere yaptığı konuşmalarda ve verdiği röportajlarda Kıbrıs'ta iki devletli çözümün önemine vurgu yaptı. Son olarak eylül ayındaki BM konuşmasında "Kıbrıs meselesinin çözümü daha önce defalarca denenmiş ancak Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle tüketilmiş federasyon modeli üzerine bina edilemez." diyerek ülkeleri KKTC'yi tanımaya davet etti. Oy kullanacak Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin bu gerçeklere göre hareket etmesi milli duruş göstergesi olacaktır. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar kritik gelişmeleri şu sözlerle net biçimde ortaya koymaktadır: "Federasyon tezine dönmek demek Rumların istediği Kıbrıs'ta sıfır asker garantinin tartışıldığı Türk askerinin gönderileceği bir masaya oturmaktır. Gazze ortada, Ukrayna ortada. Felaketimiz olur." Türkiye Kıbrıslı Türk'ün yanında yer almaya devam edecektir. Gözler Gazze'de sonraki aşamalara odaklandı. Gazze'ye Uluslararası İstikrar Gücü'nün (UİG) konuşlandırılması ve bir geçiş yönetiminin oluşturulması gibi başlıklarda Türkiye'nin varlığı hayati önem taşıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan hem anlaşmanın oluşturulması sürecinde hem de uygulama aşamasında önemli hamleler yaptı, yapmaya devam ediyor. Erdoğan, Türkiye'nin Gazze için oluşturulacak "görev gücünde" yer alacağını açıklamıştı. Türkiye'nin Gazze'de anlaşmanın uygulanması, insani yardımların ulaştırılması ve yıkılan kentlerin yeniden ayağa kaldırılması süreçlerinde rol üstleneceği öngörülüyor. "Türk askeri Gazze'ye konuşlandırılacak mı?" sorusuna Ankara'dan üst düzey somut açıklamalar yapılıyor. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, 15 Ekim'de NATO savunma bakanları toplantısına katılımına ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Gazze'de kurulacak çok uluslu görev gücünde yer almaya hazır olduğunu" vurgulaması dikkat çekti.

GÖREVE HAZIRIZ
Güler'in Türkiye'nin bu yöndeki iradesini NATO müttefiklerine aktarmış olması da ayrıca önemli bir gelişme olarak görüldü. Milli Savunma Bakanlığı kaynakları da TSK'nın bu yönde görev üstlenmeye hazır olduğunu 16 Ekim'de düzenlenen basın bilgilendirme toplantısında yineledi. NATO'nun barışı koruma misyonlarında daha önce de aktif olarak görev yapan TSK'nın bu konuda önemli bir deneyimi bulunuyor. Avrupalı birçok ülke de Türkiye'nin Gazze'de oluşturulacak güce katkıda bulunmasını istiyor. UİG'nin temel görevleri arasında güvenliğin sağlanması ve ileride güvenliği sağlayacak olan yerel Filistinli güvenlik güçlerinin eğitilmesi yer alıyor. Bu güce Pakistan, Azerbaycan, Endonezya, Katar gibi ülkelerin katkıda bulunabileceği konuşuluyor. Türkiye'nin Gazze'de görevlendirebileceği kurumlardan biri de Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'dır (AFAD). AFAD, 8 Mayıs 2024 tarihinde Gazze'ye gönderilen "Türkiye-Katar Gazze İyilik Gemisi"ni organize etmişti. AFAD 81 kişilik bir ekip oluşturdu, prosedürlerin tamamlanmasının ardından Gazze'ye gönderilebilecek. Ankara'daki diplomatik kaynaklar da böyle bir görevlendirmenin gündeme gelebileceğini kaydediyor. İlk somut adım insani yardım koordinatörlüğü Türkiye'nin ilk somut adımı, Filistin topraklarına yapılan insani yardımları koordine etmek amacıyla Filistin İnsani Yardımlar Koordinatörlüğü'nü kurmak oldu. Dışişleri Bakanlığı kaynaklarının verdiği bilgiye göre Gazze'ye yönelik insani yardım faaliyetlerinin yerinde takibinin yanı sıra ilgili kurumlar ve yerel makamlarla eşgüdümü sağlamak üzere Büyükelçi Mehmet Güllüoğlu Filistin İnsani Yardımlar Koordinatörü olarak atandı.

SONUÇ
Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Gazze arasındaki bağ sadece coğrafi yakınlıkla açıklanamayacak kadar derin ve çok katmanlıdır. Kıbrıs ve Gazze'nin Türkiye ile olan ilişkisi ne salt stratejik bir çıkar ortaklığı ne de geçici bir siyasal yakınlıktır. Bu ilişki yüzlerce yıl süren ortak tarih, kültürel etkileşim ve kader birliğine dayanan tarihin derinliklerine kök salmış bir aidiyet ilişkisidir. Türkiye nerede varsa orada huzur vardır. Gazze ve Kıbrıs'ta Türkiye varlığı Doğu Akdeniz Türkiye'nin beka hattıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.