Çok eski uygarlıklardan beri var olan uzmanlık alanı kahinlik, kısaca meydana gelecek olayları birtakım yöntemlerle önceden bilmeye çalışma olarak tanımlanıyor. Kâhinlik çalışmalarına önem vermemiş bir uygarlık hemen hemen yok gibi. İnsanların geleceğini bilme merakları nedeniyle, Antik Çin'den Antik Mısır'a, M.Ö. 4000 yılından bu yana dünyanın dört bir yanında yüzlerce farklı kehanet merkezi ve fal bakma yöntemi geliştirilmiş.
DİDİM VE KLAROS
Hitit tanrılarından sonra bu iş, mitolojide müziğin, sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı, kehanet yapan, bilici tanrı Apollon'a kalmış. Dünyanın dört bir yanından krallar ve halklara gelecekleri ile ilgili kehanetler bildirirmiş Apollon.
Kâhinden haber almadan savaşa bile çıkılmadığı dönemler olmuş. Anadolu'da bilinen en büyük iki kehanet merkezi de bizim yanı başımızda. Bunlardan biri Aydın'ın Didim İlçesi'nde bulunan Apollon tapınağındaki Brankhidler ailesinin yönettiği merkez diğeri ise İzmir'deki Klaros.
MELEKLERİN SINAVI
İslam tarihinde de Bakara suresi 102. ayette, "... çünkü insanlara sihri, Bâbil'de iki meleğe, Hârût'la Mârût'a indirileni öğretiyorlardı. Hâlbuki bu iki melek, "Biz ancak imtihan vasıtasıyız; sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bilgi vermezlerdi. Fakat onlar bu iki melekten, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı.
Oysa Allah'ın izni olmadıkça onunla hiç kimseye zarar veremezlerdi.
Yine de kendilerine fayda sağlayanı değil zarar vereni öğreniyorlardı...." yazar.
Sufilik terbiyesiyle büyümüş eski kâhinler, kendilerine bir sorunla ilgili olarak, danışmak üzere gelenlere bildikleri bir şey varsa konuşur, bilmedikleri veya sakıncalı gördükleri konularda asla konuşmazlarmış.
Ayrıca verdikleri bilgi için en ufak bir maddi veya manevi karşılığı kesinlikle kabul etmezlermiş. Halk arasında ermiş, evliya gibi çeşitli adlarla zikredilen bu zatlar, 21.yy.'a doğru yerlerini yavaş yavaş bu işi bir geçim kaynağı olarak gören, ehil olmayanlara terk etmiş.
DANIŞMADAN SAVAŞILMAZMIŞ
Antik Yunan toplumunda bir kâhinin görevleri arasında tıp, büyü ve kehanet bulunmaktaymış. Ancak kâhinlerin en önemli görevi tüm askeri seferlerde ve savaşlarda orduya eşlik etmekmiş. Kehanet, savaş esnasında ortaya çıkabilecek krizle baş edebilmenin bir aracı olduğundan ordunun daimi üyesi olan kâhin de bir sorumluluk üstlenerek büyük bir risk alıyormuş.
Savaşlar ve seferler, manevi güç vermede araç olarak görülen kâhinlerin önerdikleri koşullar yerine getirildikten ve onayları alındıktan sonra başlardı. Ordugâhta verilmesi gereken savaşa girme ya da girmeme konusundaki nihai kararı komutanlar verse de kâhinlerin onayının etkisi oldukça önemliymiş.
YA TUTARSA!
Sosyal medya çıktığından beri kahinlerin görevini devralan astrologlar gönüllü danışmanlığımızı yapar oldu. Cep telefonu mu alacağız bakalım Merkür retroda mı?
Uyku mu tutmuyor Uranüs hangi gezegene paralel! Herkes bana karşı, kesin Dolunay yüzünden! Venüs geri gidiyor aman sakın estetik yaptırma! Mars hızlandı önemli evraklara imza atma! Artık astrologlara danışmadan adım atamaz hale geldik. Kralların kahinleri şimdi halkın arasında. Adı üstünde kehanet. Yani tahmin ama "ya tutarsa" demekten de kendimizi alamıyoruz!