Krizden çıkış sürecinde temkinli olmayı tercih eden hükümet, IMF ve OECD gibi uluslararası kuruluşlardan sonra 2010 yılı büyüme rakamını yukarı yönlü revize etti, yüzde 3.5 öngörüsünden yüzde 6.8'e yükseltti. Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe giren ve 2011 ve 2013 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'da (OVP) büyümenin yanı sıra ekonominin geleceğine dair oldukça iyimser beklentilere yer veriliyor.
Programda Türkiye ekonomisinin genel değerlendirmesi, para ve maliye politikaların yanı sıra 3 yıllık süreci kapsayan temel makro ekonomik parametrelerle ilgili projeksiyon yapılıyor.
İŞSİZLİK YİNE YÜKSEK
Öncelikle, hükümetin ve ekonomi yönetiminin öngörülerine değinelim... Bu yıl gayrisafi yurtiçi hasıla TL cinsinden 1 trilyonu aşıyor, dolar cinsinden ise 730 milyara ulaşıyor. Eğer beklenen rakamlar 2010 sonu itibariyle gerçekleşirse büyüme oranı yüzde 6.8'e yükselmiş olacak. Ancak, seneye büyüme oranı yüzde 4.5 ve 2012 de yüzde 5'e gerileyecek.
Tahmini büyüme rakamlarına göre işsizlik hedefleri ise yıllar itibariyle şu şekilde belirlenmiş. İşsizlik oranı bu yılı yüzde 12.2 ile kapatacak. 2011'de yüzde 12, 2012'de yüzde 11.7 ve 2013'de yüzde 11.4 seviyelerinde kalacak.
Programa göre büyüme ve işsizlik beklentilerinin tutarlı olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü, Türkiye ekonomisinin büyüme potansiyeli yüzde 6'lar civarında. Dolayısıyla, işsizlik oranının aynı seviyelerde kalabilmesi için yüzde 6 büyüme oranını yakalamamız gerekiyor. İki önemli göstergeye yönelik yapılan öngörü çerçevesinde, işsizlik sorununun önümüzdeki 3 yılda da aşılamayacağı gerçeği ortaya çıkıyor.
Hükümet, büyümenin gerek tüketim gerekse sermaye yatırımı temelinde özel sektör kaynaklı olacağını bekliyor. Bu yıl tüketim rakamlarına göre büyüme üzerinde kamunun ağırlığı olmasına karşın, ilerleyen yıllarda özel kesim devreye girecek ve büyümenin dinamosu olacak. Özel kesim sermaye yatırımlarını yüzde 20'ler civarında artırırken, kamu yatırımlarını önce 2011 yılında yüzde 8.9'a düşürecek, sonraki yıllarda ise aynı seviyede yatırım harcaması yapacak.
Orta Vadeli Program'da petrol fiyatlarının 80 dolar düzeyinde yatay seyredeceği tahmini yapılıyor. Maliyet enflasyonunda etkili olan petrol fiyatlarının artmaması varsayımı, hükümeti enflasyon konusunda iyimserleştirmiş. Enflasyon beklentileri bu yıl biraz yüksek, yüzde 7.5, ama 2011 ve sonrasında yüzde 5'lerde.
Eğer bağımsız Merkez Bankası OVP çerçevesinde yapılan tahminleri inandırıcı bulur ve paralel öngörüler yaparsa, kısa vadeli faiz oranlarının yüzde 6'lar seviyelerini koruyacağını söyleyebiliriz. Enflasyon önümüzdeki 3 yılda da Merkez Bankası'na gevşek para politikası için yeterli hareket alanı sağlayacak.
MANEVRA ALANI
Programda yer alan yine iyimser diyebileceğimiz parametre dış ticaret ve cari açık rakamları. Ekonomi yönetimi ihracatın ithalata nazaran daha fazla yükseleceğini, dolayısıyla, ihracatın ithalatı karşılama oranın da artacağını bekliyor. Ağustos ayı itibariyle yüzde 55 olan oranın bu yıl sonunda nasıl yüzde 63'e çıkacağını gerçekten merak ediyorum.
Dış ticaret açığı programdaki hedeflere uygun çıkarsa, cari açığın da gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 5'ler sınırında kalacak. Bu da cari açığın finanse edilebileceği anlamına geliyor.
İyi beklentilerin alışık olduğumuz temenni dolu cümlelerle gerçekleştirileceği iddia ediliyor. Örneğin, işsizliğin çözüm yollarından birisi şu, "AB ile ILO norm ve standartlarına uyum çerçevesinde, çalışma hayatına ilişkin mevzuat gözden geçirilecek ve sosyal diyalog alanında gerekli düzenlemeler yapılacaktır."
Ne kadar somut olduğunu yorumlarınıza bırakıyorum.
Her şeye rağmen, programda öngörülen hedeflerin tutturulması, gerekli değişikliklerin zamanında yapılması tek arzumuz...
