Önce borsa düşerek, ardından kurlar yükselerek kaygı yarattı. Böyle bir sonucu kesinlikle beklemiyorduk. Çünkü, borsanın seçim sonuçlarına paralel olarak yükseleceği, kurların da dar bant içinde hafif yatay dalgalanacağı olasılığı oldukça yüksek görünüyordu. En azından temel göstergeler buna işaret ediyordu. Ancak, tersi olunca ister istemez tüm piyasa aktörlerini bir korku sardı, kafalardan kötü gidiş devam edecek mi sorusu geçti.
Sorunun yanıtlarını vermeye çalışalım...
Yanıttan önce şunu belirtmeliyim... Seçim sonrası ralli umudunun sona ermesiyle, şu an borsanın seyrinin kısmen normal, kur hareketlerinin ise çok normal olmadığını söyleyebiliriz. Neden derseniz?
Çünkü...
ABD ekonomisi biraz daha batağa doğru gitti bu hafta başında. Obama'nın Cumhuriyetçilerle yaptığı "borçlanma tavanı yükseltme" görüşmeleri olumlu geçmedi, siyasi rakipleri ayak sürümeye devam ettiler. 14.3 trilyon dolar sınır çok büyük olasılıkla yükseltilecek ama tatminkar oranda değil. Sonuçta, Cumhuriyetçiler de aynı gemide. Ne kotarırsak kardır stratejisi izliyorlar. ABD, son çeyrekte yüzde 1.9 gibi düşük büyüme oranında kaldı. Yıl sonunda yüzde 2.5, seneye yüzde 2.9 büyümesi bekleniyor ABD ekonomisinin. Sanayi üretimi de yatay gidiyor, Haziran'da sadece 3.4 artış oldu. İşsizlik ise yüzde 9.2 seviyesinde. Cari açığı yüzde 3.3 ve bütçe açığı da yüzde 9.1 gibi çok yüksek düzeyde. Bu durumda FED, ABD ekonomisinin büyümesini desteklemek zorunda. Daha açık ifadeyle gevşek politikaları sürdürecek. Hatta, üçüncü parasal genişleme önlemleri gelebilir.
AVRUPA DA BÜYÜYEMİYOR
Euro Bölgesi'ne bakalım... Aynı parametreler üzerinden gidelim...
Euro Bölgesi'nin bu yılın ilk çeyreğindeki büyüme oranı yüzde 3.4. Almanya'nın yüzde 6.1 ile önemli katkı yaptığı notunu hemen düşelim. Bu yıl sonunda Euro Bölgesi yüzde 1.9 ve seneye yüzde 1.7 büyüme oranlarında kalması öngörülüyor. İşsizlik, ne yazık ki yüzde 9.9'da. Cari açığı yüzde 0.4 ve bütçe açığı yüzde 4.3'lerde. Avrupa Merkez Bankası da FED gibi parasal sıkılaştırmaya gitmeyecektir. Lakin, zayıf büyüme momentumunu daha da düşürmek istemez. Sadece, Avrupa Merkez Bankası'nın enflasyon kaygısı var. Bu yüzden birkaç ay önce politika faiz oranlarını yüzde 1'den yüzde 1.25'e yükseltmişti.
ABD ve Avrupa piyasalarına da göz atalım...
Küresel hisse senedi piyasalarının öncü göstergesi sayılan Dow Jones dün 12.592 seviyesinden kapanmıştı. 12 binin üstü gayet iyi. Avrupa borsalarında hafif aşağı bir trend gözlemliyoruz. Fransa'da CAC40 endeksi yüzde 0.52, Almanya'da DAX yüzde 0.05 aşağı doğru gidiyordu ben yazımı kaleme alırken.
İŞARET YUKARI DOĞRU
Bizim piyasalarda biraz sular duruldu desek yeridir...
Son günlerdeki keskin iniş ve çıkışlar normal değildi. Panikleten de bu zaten.. Borsanın düşüşünde ve kurların yükselişinde gerekçe olarak sürülen konular bir anda ortaya çıkmadı. Aylardır Yunanistan'ın, İspanya'nın ve ABD'nin durumlarını bozuk plak gibi çalıp duruyoruz. Panik geçerse, teknik analiz İMKB 100 Endeksi'nin 61.500'e çıkacağını gösteriyor. Eğer ilk direnci aşarsa da 61.800 ve ardından 62.200'e yükseleceğini işaret ediyor.
Bu hafta içinde hem dış ticaret verileri hem de Merkez Bankası tarafından "Enflasyon Raporu" açıklanacak. Aynı zamanda, Ekonomi Bakanı Çağlayan, "Orta Vadeli Program"da öngörülen 127 milyar dolar ihracat hedefinin yeni pazarların da devreye girmesiyle tutturulabileceğini yineledi. Bir sorun olmazsa, Merkez Bankası'nın da önce dış ticaret açığının sonrasında cari açığın yıl sonuna doğru düşeceği tahmini gerçekleşebilecek.
Mevsimsel faktörleri de göz önünde bulundurursak, turizm ve yurtdışındaki işçilerimizin katkısıyla döviz girişleri bol olacak. Her ne kadar borsa yatay gitse de, kurların 1.70'lerin altına gerilemesi gerekiyor. Tabii, şu panikten kurtulursak...
