Ağustos ayı enflasyon rakamları enflasyonun Merkez Bankası'nın öngörüleri doğrultusunda ilerlediğini gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre talep enflasyonu yüzde 0.56, maliyet enflasyonu da yüzde 0.26 sıçrama yapmış geçen ay... 2011'in aynı ayına göre TÜFE'deki artış yüzde 8.88, 12 aylıkta yüzde 9.29'a ulaşmış. ÜFE birkaç aydır olduğu gibi Ağustos ayında da geçen yılın aynı dönemine göre yükseliş düzeyi sınırlı düzeyde kalmış, yüzde 4.56. 12 aylık bazda ise yüzde 9.33'e çıkmış.
Bildiğiniz gibi enflasyonu iki ayrı platformda değerlendirmeye çalışıyorum. İktisadi olgu ve vatandaş nezdinde alım gücüne etkisi olarak... İktisadi boyutunu değerlendirelim enflasyonun... Merkez Bankası'nın penceresinden nasıl göründüğüne bakalım.
ALT GRUPLAR
Ana grupları göz önünde bulundurduğumuzda, Ağustos ayında, Ramazan'ın ve mevsimsel etkinin de geçerli olmasıyla, enflasyon içinde yüzde 26.22 ile en yüksek ağırlığa sahip gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yüzde 1.46 gibi ciddi bir sıçrama söz konusu olmuş. Enflasyon içinde ikinci ağırlığa sahip grup olan ulaştırma bir önceki aya göre yüzde 1.59 yükselmiş. Yüzde 16.4 paya sahip konut grubundaki yukarı yönlü hareketin oranı da yüzde 0.68'i buluyor. Ağustos ayında TÜFE'yi giyim ve ayakkabı alt grubu kurtarmış desek yeridir. Giyimde mevsim gereği yapılan indirimler işe yaramış ve bu grubun fiyat hareketinin yüzde 4.6 gerilemesine neden olmuş.
Petrol fiyatlarının yeniden tırmanmaya başlaması maliyet enflasyonuna hiç kuşkusuz yukarı yönlü baskı yapıyor. Son ÜFE verilerinden bu basıncı rahatlıkla izleyebiliyoruz. Sanayi alt sektör bazında, en belirgin yükseliş yüzde 7.73 ile ham petrol ve doğalgaz çıkarımı alt grubunda gerçekleşmiş. Aynı şekilde, kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünlerinde yüzde 6.62 ve giyim eşyası üretiminde yüzde 1.99 artmış.
Rakamları yan yana getirdiğimizde Merkez Bankası açısından enflasyonun kontrollü bir şekilde belirlediği patika üzerinde gittiği resmi çıkıyor karşımıza. Dolayısıyla, para politikaları açısından dikkate aldığı özel kapsamlı TÜFE (çekirdek enflasyon) verileri de yüzde 7'lerde olduğu için enflasyonun şu an geldiği noktaya Merkez Bankası kaygı duymuyor ve para politikalarını kısmen gevşetecek hareket alanının doğduğunu algılıyor.
RİSK YÜKSELİYOR
Bundan sonrası için kendi ifadesi ile ayağını frenden çekecek. Çok büyük olasılıkla faiz koridorunu da daraltmaya başlayacak Eylül itibarı ile. Ancak, Merkez Bankası'nın para politikalarındaki başarısının olmazsa olmaz koşulu olan mali performansta sorun belirmeye başladı. Açık bir ifadeyle, bütçe açığı riski her geçen ay yükseliyor. Geçen yıla göre bütçe harcamaları yüzde 18 artarken bütçe gelirlerindeki artış sadece yüzde 11'de kaldı. 6 aylık açık 6.7 milyar dolar civarında. Faiz dışı fazla ise geçen yıl bu dönemlerde 25.3 milyar TL idi, ancak bu yıl 19.6 TL'de kaldı.
Gelelim, enflasyonun vatandaşı ilgilendiren boyutuna. Mutfak enflasyonu olarak tanımladığımız vatandaşı doğrudan ilgilendiren ürün sepetindeki artış Ağustos ayında yüzde 1.77 düzeyine kadar çıkmış. Yani TÜİK'in rakamlarının birkaç katı fazlası. Vatandaşı fazla ilgilendirmeyen, tabii ağırlık katsayısı düşük, ürünlerde sepete girdiğinde ortalamada enflasyonu aşağı çekiyor. Zaten vatandaşın da kabullenmek istemediği nokta burası enflasyon ölçümünde. İkinci sorun ise TÜİK her vatandaşın hangi gelir grubundan olursa olsun aynı ürün sepetini tükettiğini varsayıyor. Yani, ben ve vergi rekortmeni her ay aynı ürünlere talep gösteriyoruz. TÜRK-İŞ'in yaptığı çalışmaya göre 4 kişilik bir aile için açlık sınırı 935.76 TL, yoksulluk sınırı 3.048 TL. Rakamlara göre enflasyon yüzünden vatandaşın alım gücünün gerilediğini rahatlıkla gözlemliyoruz.
Sözün özü, Merkez Bankası için enflasyon iyi gidiyor ama vatandaş için değil.
