Son cümle ile başlayalım... Hayır, piyasalar henüz normale dönmedi, kısa süre içinde de dönecek gibi görünmüyor. İki gün önce yüzde 10'un üzerinde borsada kayıp, faizlerde de 100 baz puanının üzerinde yükseliş söz konusu oldu. Geçen haftadan beri tadı kaçan piyasalar FED'in alacağı olası aksiyondan tedirgin oluyordu. Bu sefer piyasa hareketleri üzerinde ekonomik ya da finansal bir gerekçe yok. Dolayısıyla, son günlerde yaşanan sosyal olaylar belirleyecek piyasaların kaderini.
Gezi Parkı protestoları ile başlayıp tüm yurda yayılan gösteriler piyasa aktörlerindeki risk algısını büyük oranda değiştirdi. Gerek yerli gerekse yabancı yatırımcılar panikledi doğal olarak. Yerli yatırımcılar düşüşe katkı yaparken, yabancı yatırımcılar hem borsanın aşağı gelmesinde hem de kurların yükselmesinde rol oynuyor. Daha açık bir ifade ile, kurların yukarı gitmesi, yabancıların hisse senedi ve tahvil pozisyonlarından çıkıp sonrasında TL'den dolara döndüğünü de gösteriyor.
İÇ SİYASİ FAKTÖR
Aslında siyasi gelişmelerin, geçen haftaki piyasa tedirginliğinin hemen akabinde olması kayıpların aşırıya dönmesine neden oldu. Moody's'in not artırımı ile coşturulan piyasalar FED ve Merkez Bankası'nın kredi mevduat faiz oranlarında tavan uygulaması bahane edilerek kısa günün karı kıvamındaki karlar cebe indirilmişti. Böylece BİST 100 93 binlerden 87 binlere kadar gerilemişti. Protesto gösterilerinin hem sonrasında devreye girmesiyle sadece 1 günlük kayıp yüzde 10.5'e yani 9 bin puana ulaştı. 2003 yılından bu yana en sert düşüş olmasının yanı sıra asıl not etmemiz geren unsur, düşüşün yüksek işlem hacimleriyle gerçekleşmesi. Aynı zamanda, endeksi oluşturan 100 hissenin büyük çoğunluğunda benzer hareketi izledik. Diğer faktörler sabitken, yüksek işlem hacmiyle oluşan ve endeksin geneline yayılan aşağı yönlü hareketin geri dönüşü biraz zaman alabiliyor. Eğer, düşük işlem hacmi ile endeks kayba uğrasaydı, toparlanma kısa sürede olabilirdi.
Risk algısındaki değişim doğal olarak tahvil yatırımcılarını da olumsuz etkiledi. Tam da enflasyon rakamlarının beklentilerin altında daha doğrusu Merkez Bankası'nın öngörüleri paralelinde geldiği gün yine yabancıların ağırlıkta olduğu satışlar sonrası piyasa değerleri düştü, faiz oranları yükseldi. Tahvil pozisyonunda olan bankaların aktifleri, yatırım fonları ve emeklilik fonlarının birim değerleri faiz oranı yükselişine bağlı olarak eridi.
SULAR DURULDU MU?
Kritik sorumuza gelelim... Bundan sonra ne olur? Piyasalar normale döner mi?
Artık denklemimize ekonomik ve finansal faktörlerin yanı sıra bir değişken daha ekledik; iç siyasi gelişmeler. Etkili olmasa da "Suriye unsuru da" bir süredir denklemde idi. Ekonomik ve finansal unsurları yazıyoruz bir süredir. FED üçüncü parasal genişlemeye devam edecek mi ve ne zamana kadar devam edecek?, Standart and Poors'dan da not artırımı gelecek mi? Euro Bölgesi'ndeki sorunlu ülkelerde tansiyon yeniden yükselir mi? Gelişmekte olan ülkelerde büyüme sorunu ortaya çıkar mı? sorularının yanıtları piyasa hareketlerini değerlendirmede yardımcı oluyordu bizlere. Bundan sonra, iç siyaset de yön verecek piyasalara. FED'in en az 2 ay daha aylık 85 milyar dolar tahvil ve mortgage kağıtları alacağını, S&P not artırmasa da olumsuz açıklama yapmayacağı varsayımı altında, piyasaların normale dönmesi protestoların ölçüsüne, hükümetin tepkilere karşı tavrına göre belirecek.
Kısacası panik yapmadan "Bekle gör" politikasının izlenmesinde fayda var. Nasıl olsa düştü, şimdi alım için uygun yaklaşımının çok doğru olmadığını düşünüyorum. Neden derseniz... Endeks bazında yükseliş söz konusu olabilir, BİST 100 yeniden 85 binlere doğru yol alabilir. Ancak seçilecek hisse ya da hisseler bırakın yükselmeyi kan kaybetmeye devam edebilir.
Sözün özü, düşerken de yükselirken de kitle psikolojisine çok kapılmamak gerekiyor.
