Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) açıkladığı Haziran ayı ihracat verilerinden henüz ihracatın ivme kazanamadığını gözlemliyoruz. Türkiye ekonomisinin büyüme hızının biraz yükselme eğilimi kazanmaya başlamasına rağmen, Haziran ayında ihracattaki artış yüzde 0.6 gibi oldukça düşük seviyede kaldı. Yılın ilk yarısında ise geçen yılın eş dönemine göre toplam ihracat sadece yüzde 2.5 yukarı çıkabilmiş.
İhracatın istenen ya da büyümeye katkı yapacak seviyelere ulaşmamasının nedenlerini ezbere biliyoruz. Avrupa Birliği ülkelerinin durgunlukta olması, işgücü birim maliyetlerinin yüksek olması, kurların düşük kalması gibi bir dizi gerekçe. Doğru, bu faktörlerin etkileri çok fazla... Ancak, geçen yıl ihracatın yüksek düzeylerde seyretmesi, buna karşın 2013'de beklenen sıçramayı yapamamasının önemli bir nedeni de "altın ihracatının" yapılamaması. 2012 yılında hatırlayacağınız gibi altın ihracatı otomotivi de geçip en fazla ihracat yapılan ürünler listesinin zirvesinde yer alıyordu.
BIÇAK SIRTI DENGE
İşgücü birim maliyetlerinin ve temel girdi maliyetlerinin aşağı çekilme olasılığı kısa vadede mümkün görünmediği için ihracatın ivmelenmesini sağlayacak tek itici güç ihracatçılar için rekabetçi kur seviyesi. Kurlar yükseldikçe ihracatçılar seviniyor. İşin kolayına kaçıldığında da kritik bir risk unsuru çıkıyor karşımıza; ithalatın pahalılaşması. Diğer bir deyişle, petrol gibi temel girdilerin maliyetlerinin yükselmesi...
Kurlar düşünce ihraç mallarının fiyatı yükseliyor, dış ticaret ve cari açık olumsuz etkileniyor. Kurlar yükselince, ihracat rahatlıyor, buna karşın pahalılaşan ihraç girdileri enflasyona neden oluyor. Tam iki tarafı keskin bıçak dengesi...
Dalgalı kur rejimi uygulayan Merkez Bankası arada bir yukarıdan gelen "telkinlerle" bu ince ayarı yapmaya çalışsa da, rejimin doğası gereği kur hareketleri sonrası ortaya çıkan riskleri mümkün olduğunca piyasaya bırakıyor. Yani, düştüğünde ihracatçılar, yükseldiğinde ithalatçılar söz konusu riske maruz kalıyor. Dalgalı kur rejimi sürdüğü müddetçe bu gerçeği kabul etmek zorunda kalacak dış ticaretçiler.
Kur riski sorun değil denmeyeceğine göre, çözüm denir?
Vadeli işlemler piyasalarının geliştiği ülkelerde ihracat ve ithalatçılar kurlardan vadeli işlem sözleşmeleri ile korunuyor. İzmir'de kurulan "Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası-VOB" beklenen derinliğe ulaşamadı. Üstelik, Borsa İstanbul çatısı altına alındı. Bu haliyle de dış ticaretçilere derman olamayacak...
ÖNEMLİ SEÇENEK
Türk Eximbank bu gerçekten hareket ederek ihracatçıların kur riskinden korunmalarını sağlayacak "satım opsiyonu" işlemi yapıyor. Detaylar şöyle; kurların düşeceğinden korkan bir ihracatçı bugünden ileri tarihin kurunun sabit kılındığı bir sözleşme alıyor Eximbanktan. Daha açık bir ifadeyle, bir ihracatçı Excimbank'tan bugünden belirlenmiş tarihte sabitlenmiş kurdan dolar satma opsiyonu satın alıyor belli bir prim ödeyerek. İleri tarihte kurlar düşmez ise satım opsiyonu almış olan ihracatçı belirlenmiş kurdan dövizini satmaktan vazgeçiyor. Opsiyonu satın alırken ödediği prim ne olacak derseniz, ne yazık ki bir bardak soğuk su içiyor üstüne. Geri ödenmeyen bir prim yani... Yüksek bir meblağ olmadığını ekleyelim. Opsiyon sözleşmelerinden Ekonomi Bakanlığı kayıtlarında son 1 yılda ihracat yapan tüm ihracatçılar yararlanabiliyor. Yararlanmak isteyenler matbu sözleşmeyi doldurup elektronik ortam dahil her şekilde Hazine Daire Başkanlığı'na ulaştırmaları yeterli. İşlem yapılabilecek tutarlar ise 50 bin dolar ile 5 milyon dolar arasında değişebiliyor. Vade ise 6 ayı aşamıyor.
İhracatçılar, kurlarda bıçak sırtı denge sağlanmadığı sürece bazı zorluklar yaşayacaklar. Kurların düşüşüne karşı kullanabilecekleri opsiyon sözleşmesinin önemli bir seçenek olarak görüyorum primler yüksek olmadıkça.
