Tabii piyasalar toparlanamaz. Çünkü, palyatif önlemlerle yapay olarak toparlanmaya çalışılırsa, birkaç yıl idare edilmenin ötesine geçemez. Gelişmiş ülke merkez bankaları verdikleri likiditeler ile artık deyim yerinde ise baş edemeyecekleri büyüklükte piyasalar yarattılar. Bu gerçek, hisse senedi piyasasından tutun emtia ve kıymetli madenlere kadar geçerli. Dikkat ederseniz, merkez bankaları piyasa aktörlerinin baskılarına dayanamıyor, bir yerde boyun eğmek zorunda kalıyorlar.
Piyasaların bundan sonraki kaderini ABD Merkez Bankası FED belirleyecek desek yeridir. Bu hafta içinde ABD ekonomisine ait bazı verileri takip ediyoruz piyasa radarından. Dün fabrika sipariş rakamları geldi Mayıs ayına ait. Belirgin bir artış izliyoruz. Mayıs ayında ABD'de yüzde 2 yükselmiş Nisan ayına göre. Bu sonuç sonrası, ABD ekonomisinde toparlanma işaretleri var, üretim artacak. Dolayısıyla, emtia gibi girdilere talep yükselecek beklentisi ile vadeli işlem fiyatları hafif yükselme eğilimine girdi. 24 emtiadan oluşan S&P GSCI endeksi yüzde 0.2 arttı. Aynı şekilde kıymetli madenlerde son 45 yılın en sert düşüşünün artından kısmen toparlandı, son 2 ayın en hızlı rallisini yaparak yeniden 1230 doların üzerine çıktı ons fiyatı.
İŞŞİZLİK VERİSİ
Asıl beklenen veri ABD istihdamındaki artışa ait rakamlar. Resmi açıklama öncesi ADP Research Institute tarafından Haziran ayında şirketlerin daha fazla istihdam yaptıklarının sinyalini vermesi, işsizliğin geçen ay ABD'de gerileme olasılığının yükseldiği anlamına geliyor.
Eğer tahminlerimiz paralelinde gelirse ABD istihdam istatistikleri piyasalar nasıl bir patika izler. İşte kritik sorumuz bu...
Aslında ortada yaman bir çelişki var. Küresel ekonominin lokomotifi olan ABD ekonomisinde işlerin iyi gitmesi piyasaların işine gelmeli mantık gereği. Çünkü, ekonomik canlanma, daha fazla tüketim ve doğal olarak daha fazla üretim sonucunu ortaya çıkaracak. Şirketlerin karlılıklarının artması hisse senedi performanslarına olumlu yansıyacak. Durgunluk dönemlerinde, şirketlerin ekonomik ve finansal performansları gerilediği için hisse senedi piyasa değerleri de düşer ve bir sonraki aşamada genele yayıldığından sonuçta borsa endekslerin gerilemesine neden olur.
Oysa bu ezber ABD için bozuluyor. ABD ekonomisinde işlerin düzelmesi FED'in üçüncü parasal genişleme miktarını azaltmasının zeminini yaratacak. Hatta, işsizlik oranı yüzde 6.5'a kadar indiğinde sonlandıracak dolar saçma operasyonunu. Piyasa aktörlerinin çok büyük oranda konsantre oldukları nokta burası. Kalan küçük pay ise diğer faktörlere ayrılıyor; Çin ekonomisinin yeterli büyüme hızı ile yola devam etmesi, Avrupa ülkelerinin bir kez daha sorun çıkarmamaları.
GÜVEN AZALMIŞ!
Biraz Türkiye'ye göz atalım... Tüketici Güven Endeksi, reel sektör temsilcilerinde olduğu gibi tüketicilerin de ekonomiye güvenlerinin biraz azaldığını ve ileriye yönelik temkinli olmaya çalıştıklarını gösteriyor. TÜİK tarafından yapılan çalışmaya göre endeks Haziran ayı itibarıyle 76.2'ye gerilemiş. Bu arada güven duyduklarının göstergesi endeksin 100'ün üzerine çıkması olduğunu hatırlatayım. Dayanıklı tüketim malları tüketimi, konut alımı ya da konut tadilatı için koşulların uygunluğu ile ilgili yanıtlar çok iç açıcı görünmüyor. Ancak, ekonomik büyümenin öncü göstergelerinden PMI verisinde kısmı düzelme olduğunu da vurgulayalım. Ekonomik verilerin yanı sıra bir de bizim piyasalar için yaklaşık bir aydır bir bilinmeyen daha eklendi formüle; iç siyasi gelişmeler.
Toparlayacak olursak... ABD istihdam rakamları FED'in aksiyonunu değiştireceği boyutta gelmeyecek. Yani, FED bu yıl sonuna kadar 85 milyar dolar, sonlarına doğru belki daha az miktarı enjekte etmeye devam edecek. Sözün özü dar bant içinde aşağı ve yukarı dalgalanmalara tanık olacağız.
