Yazının başlığını okuduğunuzda "Tabii ki olumsuz yansır" diyebilirsiniz. Ancak, piyasa hareketlerine baktığımız zaman o kadar net yanıt veremiyoruz. Bu hafta başında gerginliğin tırmanmasına, Obama'nın "Henüz karar vermedim" demesi, yani operasyon olasılığının yüksek olduğunu bir yerde teyit etmesine rağmen piyasalarda ılık rüzgarlar esmeye başladı. BİST 100 yükselirken, faiz ve kurlar da geriledi. Olumlu etkilemesi mümkün değil, ancak krizin halihazırda fiyatlandığı daha fazla bozulmayacağı, dolayısıyla yeni pozisyonlar için fırsat olabileceği üzerinde durmalıyız...
Öncelikle reel ekonomiye yansımasına değinelim.
2000'lerin başında sadece 1 ürün ve yaklaşık 200 milyon dolar büyüklüğünde ihracatımız vardı. Tekstil dışında diğer ürünler hızla ihracat yelpazesine katıldı ve son olarak 60'ın üzerinde ürün grubu ihraç ediliyordu Suriye'ye. 2 milyar dolara çıkan ihracata karşın Suriye'den 500 milyon dolar civarında ithalat yapıyoruz. Suriye ile yapılan dış ticareti gerçekleştiren şirketlerin lokasyonu da geniş bir coğrafyaya yayılıyor. İlk akla gelen Hatay ve Adana'nın yanı sıra, Konya'da İzmir'e, Ankara'dan Gaziantep'e kadar bir dizi ilde faaliyet gösteren şirketler Suriye'ye ihracat yapıyor.
SINIR TİCARETİ
Kriz öncesinde çok fazla olmasa da artma potansiyeli oldukça yüksek olan Suriye ile gerçekleştirilen dış ticaret hacmi özellikle ABD önderliğinde yapılması planlanan askeri operasyon olasılığı ile bırakın azalmayı neredeyse sıfırlanmış durumda.
Bir diğer etki kanalı ise turizm sektörü. 2000'lerin başında 100 binin biraz üzerinde olan Suriye'den gelen turist sayısı geçen yıl 1 milyona yaklaşmıştır. İnanılmaz artışın önemli nedenlerinden bir tanesi 2011 yılında karşılıklı olarak vizelerin kaldırılmış olması.
Suriye'nin Türkiye ekonomisine yaptığı önemli katkılardan bir tanesi de sınır ticareti. 700 kilometrenin üzerinde sınırımız olduğundan sınır şehirlerin birçok alanda ekonomilerine yadsınamayacak pozitif yansımalar söz konusu Suriye'den.
Geçen yıl ilişkilerin gerilmesinden önce bu potansiyeli gören, daha doğrusu güvenen işadamları çoğunlukla kredi yoluyla ciddi yatırımlar yaptılar sınır coğrafyaya. Otelcilik, lojistik hatta üretim merkezleri kurdular. Tabi borçlanarak. Ne yazık ki, köprülerin atılmasıyla deyim yerinde ise boş havuza atlamış oldular.
BEKLENTİ FİYATLANDI
Gelelim piyasalara yansımasına...
Yukarıda özetlediğim reel ekonomiye etkileri doğal olarak piyasalara yayılıyor. Gelen dövizden, dış ticaret açığının yükselmesinden, borsada hisse senedi işlem gören ilgili şirketlerin iktisadi faaliyetlerinin yavaşlamasına, en önemlisi yabancı sermayenin risk algısını bozması ve bu gelişmeyi denklemlerine "jeopolitik faktör" olarak monte etmeleri döviz, borsa ve faiz dengelerini sarsabiliyor.
Kesinlikle aklımın ucundan geçirmek istemiyorum, ancak ABD'nin başını çektiği askeri bir operasyon yapılırsa piyasalara olumsuz etkisi tahmin ettiğimiz kadar büyük olmaz. Çünkü, bir süredir bu jeopolitik unsur piyasa aktörleri tarafından fiyatlanıyor. Hatta analizimize FED'in üçüncü parasal genişleme programından miktarı aşağı çekerek çıkışa başlamasını da ekleyebiliriz.
Bu çerçevede büyük resme bakarsak... Ağustos ayı enflasyon rakamı çok kritik. Eğer düşme eğilimine girerse, faiz oranları aşağı gelmeye başlar. Hazine ihalelerinin performansına göre yüzde 8.5-8 bandına gelebilir. BİST 100'ün 67.200 ve 65 bin güçlü destek seviyelerini kırması biraz panikletmişti. Yeniden yükselişe geçmesi 68 bin 600-69 bin
ve 71,300'de direnç düzeylerine gelebilir. Kur yorumu yapmayalım, Başkan Başçı hepimiz adına oldukça iddialı tahmini yapmıştı...
