Piyasaların tansiyonu bir türlü düşmüyor, düşecek gibi de görünmüyor. Kur cephesinde Merkez Bankası'nın müdahalesi deyim yerinde ise bana mısın demiyor. Aslında, piyasaların bulunduğu durum birçok gelişmekte olan ülke piyasaları içinde geçerli. Özellikle bu ülkelerin ulusal paralarının dolar karşısındaki değer kayıpları ciddi boyutlara ulaşmış durumda.
Kur erozyonunda başı Brezilya çekiyor. Brezilya reali çöküntünün başladığı 22 Mayıs'tan bu yana yüzde 14 aşağı gelmiş. Aynı şekilde Hindistan da aynı dertten muzdarip... Hindistan Rupeesi eş süreçte yüzde 12.5 düşmüş dolar karşısında. Malezya ve Endonezya gibi bazı Uzakdoğu Asya ülkelerinin ulusal paraları da yabancı sermaye çıkışlarına bağlı olarak yüzde 8-10 aralığında inmiş. Borsa cephesine baktığımızda ilginç bir resimle karşılaşıyoruz. TL dolar kurunun bu ülkelere göre daha az değer yitirmesine rağmen hisse senetleri piyasaları açısından en büyük kayıp Borsa İstanbul'da olmuş. Brezilya borsası yüzde 11.4 düşerken BIST 100 yüzde 22'den fazla düşüş yaşamış.
DÜĞMEYE BASILIYOR
Kısacası FED'in üçüncü parasal genişlemeden çıkış stratejisi gelişmekte olan ülke piyasalarında stres yaratıyor. Her ne kadar Başkan Bernenke 22 Mayıs toplantısı sonrası 85 milyar doları azaltmaya başlayabiliriz demesine karşın bir umut besliyordu piyasalar, acaba Eylül'ü pas geçer mi umudu besliyorlardı. Ancak, geçen hafta yayımlanan Temmuz toplantı tutanakları Eylül ayında düğmeye basma olasılığının artığını net bir şekilde gösteriyor. Tüm üyelerin "tamam artık zamanı geldi" eğilimi kazdıkları izlenimi edinebiliyoruz tutanakları okuduğumuzda.
FED'in üçüncü parasal genişleme programının detaylarının altını defalarca çizdik. 22 Mayıs'tan bu yana aslında farklı bir duruş göstermiyor. Bernanke, "Eylülde çıkış stratejisine başlayacağız, 2014'ün yarında da tamamen likidite enjeksiyonunu sonlandıracağız" diyor. Ancak, piyasalardan zaman zaman sert tepkiler geldiğinde yumuşatmak için "ekonomik parametrelere göre süreç uzayabilir" sözleri ile bir parmak bal çalıyor. Ne yazık ki, FED'in ne şiş yansın ne kebap yansın yaklaşımı piyasa sihirbazları tarafından kullanılıyor. Düştüğünde alım yapıp, FED devam edecekmiş programına beklentisi yayarak yükselmesini sağlıyorlar. Sonra kar realizasyonu için FED bu sefer kararlı sonlandıracak paniği yaratıp yeni döngü yapıyorlar.
YENİ BANTLARA ALIŞMA
Şu gerçeği artık kabul edelim... FED, Eylül'de düğmeye basmaya hazırlanıyor. Bu yüzden yabancı sermaye akımları yön değiştirecek. Açık bir ifade ile gelişmekte olan ülke piyasalarından fırsat yakaladıkça, tabi yerli yatırımcıları ürkütmeden kademeli bir şekilde, çıkmaya çalışacaklar. İşte bu yüzden borsada, kurlarda ve faizde 22 Mayıs öncesine dönmemiz oldukça zor görünüyor. Dost acı söylermiş, dolarda 1.95'lere belki daha üstüne, faizlerde yüzde 9'lara hatta iki hanelere BIST 100'de ise 80 binlerin altına alışmamız gerekiyor. Bir mucize olmazsa. Mucizeden ödemeler dengesindeki net hata ve noksan kaleminde diğer bir deyişle kaynağı belli olmayan dövizde artış olursa, hani 2008 krizinden sonra epey tanık olmuştuk, kur faiz ve borsa üçgeninde beklentilerimizin üzerinde bir bantta dengelenme olabilir.
Merkez Bankası son toplantısında aldığı kararla geçen haftadan bu yana ek parasal sıkılaştırma uyguluyor. Günlük miktar koşullara göre değişiyor. Her gün saat 16:30'da yapacağı döviz satış tutarını ve diğer bilgileri önceden duyuruyor. Bazen 100 milyon bazen 350 milyon dolara çıkabiliyor. Gün içinde isterse bir kereye mahsus olmak üzere tutarı yukarı doğru revize edebiliyor Merkez Bankası.
Kurların ivmelenmeye başladığı tarihten bu yana Merkez Bankası gerek döviz satışı gerekse TL faizi ile müdahale yapıyor faiz ve kurlara. Yine de sonuç alamıyor. Zira, daha önce vurguladığım gibi tokmak FED'in elinde davul Merkez'in boynunda...
