Merkez Bankası yılın ikinci yarısı itibarıyla para politikalarını biraz daha sıkılaştırmaya çalışıyor. Aslında Bernanke'nin 22 Mayıs tarihinde yaptığı üçüncü parasal genişlemeden çıkışa yönelik açıklamaları sonrasında zorunlu kaldı sıklaştırmaya. Yabancı sermayenin bir anda gelişmekte olan piyasalara karşı risk algısını değiştirmesiyle başlayan çıkış Merkez Bankası'nı da harekete geçirdi.
Yabancı sermaye akımlarındaki oynaklıkla başlayan sıkılaştırmaya bir gerekçe de enflasyon cephesinden geldi. Enflasyon görünümü orta vadeli hedeflerle uyumlu değil bugün itibarıyla... Orta vadeli hedeflerle uyumlu olmadığı gibi Türkiye'nin enflasyonu son yıllardaki sıçrama sonrası "yüksek enflasyon sıralamasında" ilk 5 içinde yer almaya başladı. Birinci sırada Venezüella geliyor yüzde 38.8 ile. Venezüella'yı yüzde 9.6 ile Hindistan ve yüzde 9.3 ile Mısır izliyor. Dördüncü sırada ise Türkiye var yüzde 7.8 enflasyon oranı ile.
ORTALAMANIN ÜSTÜNDE
Bu arada 2000'lere kadar Türkiye'den kat be kat yüksek enflasyona sahip Latin Amerika ülkeleri enflasyon sorununu rafa kaldırmış bile. Brezilya'da yüzde 5.8, Meksika'da yüzde 3.4 ve Şili'de yüzde 1.5 sevilerinde enflasyon. Merkez Bankası'nın da bir çalışması var Türkiye enflasyonunun bulunduğu seviyeyi diğer gelişmekte olan ülke ortalaması ile karşılaştırmaya yönelik. Türkiye'nin 2013 yılı tamamında ortalama enflasyon seviyesi 7.5'de gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının ise 5 olması tahmin ediliyor. Görüldüğü gibi gelişmekte olan ülke ortalamasının neredeyse yüzde 50 civarında üstündeyiz.
Kasım ayı itibarıyla enflasyon gerçekleşmeleri Merkez Bankası'nın 12 aylık hatta 24 aylık beklentilerinin de oldukça üzerinde seyrediyor. 12 aylık için belirlenen hedef yüzde 6.74, 24 aylık için 6.28 seviyeleri idi. Ancak gerçekleşen enflasyon yüzde 7.8'ler civarında.
Peki Merkez Bankası enflasyonun orta vadeli beklentileri ile uyumlu hale getirmek için hangi politikaları uygulayacak? Temkinli duruştan neyi kastediyor?
Birkaç hatırlatma ile başlayalım... Merkez Bankası 2008 krizinden sonra yabancı sermaye risk iştahının ve buna bağlı olarak yabancı sermaye akımlarının oynaklığındaki artış sonrasında fiyat istikrarı hedefinin yanına birde "finansal istikrarı" monte etti. Tabi, fiyat istikrarının bir adım gerisine. Bu bağlamda enflasyonu makul seviyelerde tutup fiyat istikrarı hedefine, yabancı sermaye akımlarını da dengeleyerek finansal istikrar hedefine ulaşmaya çalışıyor.
YÜZDE 6'LARIN ALTI ZOR
2013'ün ikinci yarısı itibarıyla hem oynaklıkların daha da artması hem de enflasyondaki beklenmedik sıçrama her iki hedef için Merkez Bankası'nı temkinli durmaya zorluyor, parasal sıkılaştırmanın dozajını yükselmesine neden oluyor. Bu çerçevede Merkez Bankası bankaları çoğunlukla faiz koridorunun üst bandından yani yüzde 7.75'den, piyasa yapıcı bankaları ise yüzde 6.75'den fonluyor. İkinci fonlama kanalı olan yüzde 4.5'luk politika faiz oranını az kullanıyor. Önceden duyurduğu günlerde ek sıkılaştırma yapıyorsa çok az politika faiz oranından, istisnai gün uyguluyorsa sadece faiz koridorunun üst bandından fonlama yapıyor. Mayıs ayında ortalama fonlama maliyeti yüzde 5'ler civarında iken Kasım itibarıyla ortalama 6.75'lere kadar tırmandı. Hatta Eylül ayında bir ara yüzde 7.5'ları bile görmüştük. Kalan aylarda Merkez Bankası fonlama maliyetini yüzde 6'ların pek altına indiremeyecek gibi görünüyor. Sonuçta, bir taraftan kredi aktarımlarını baskılayarak fiyat istikrarını, diğer taraftan yabancı sermayenin risk iştahını artırarak finansal istikrarı gözetecek.
