Yabancı sermayenin Türkiye ekonomisine ve piyasalarına yönelik risk algılarını biraz karamsarlaştırmaları yerli aktörleri de olumsuz etkiliyor. Öncelikle FED ile başlayan ve tüm gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışına neden olan gelişmeler, Türkiye'de iç siyasi hareketlenmenin de eklenmesiyle beklentileri bozmuştu. Belirsizlik bulutları içinde Kasım ayı beklentilerini araştırdı Merkez Bankası. Her ay iki kez yaptığı beklenti anketinde yöneltilen soruların büyük kısmına karamsar yanıtların geldiğini gözlemliyoruz.
En karamsar diyebileceğimiz faiz öngörüsü ile başlayalım... Merkez Bankası 3 farklı faiz beklentisini soruyor ekonomiye yön veren aktörlere... Birincisi vade bitimine 3 ay ya da 3 aya yakın kalan iç borçlanma araçlarının faiz oranı tahmini. Bu tahvil ve bonoların bir ay sonra faizlerinin yüzde 7.66'a çıkacağı tahmini ağır basıyor anket katılımcıları arasında. 3 ay sonra ise yüzde 7.75'e, 6 ay sonra yüzde 7.81 ve 12 ay sonra da yüzde 7.84'e yükselmesi öngörülüyor.
Tahvil itfalarını uzun vadeye çekersek. İkincisi vade bitimine 5 yıl ya da 5 yıla yakın süre kalmış tahvillerin faiz oranı. Uzun vadeli bu tahvillerin faiz oranının 1 ay sonra ne olacağı sorusuna yüzde 8.86 olarak yanıt veriyor ekonomiye yön verenler. Oysa sadece 1 ay önce aynı soruya yüzde 8.66 oranını uygun görmüşler. 10 yıl ve 10 yıla yakın vade bitimi olan tahvillerin faiz oranının ise yüzde 9.14 olması tahmin ediliyor.
FONLAMA MALİYETİ
Üçüncüsü Borsa İstanbul Repo ve Ters Repo Pazarında oluşan gecelik faiz oranı... Anket katılımcıları en kısa faiz oranı beklentisi konusunda da karamsarlar açıkçası. Gecelik repo faizi tahminlerini yüzde 6.38'den yüzde 6.59'a çıkarmışlar. Bu arada Merkez Bankası'nın faiz koridorunun üst bandı ile politika faiz oranını kullanarak ortaya çıkan ortalama bankaları fonlama maliyeti konusundaki öngörüleri daha önce yüzde 6.31 iken Kasım ayı anketinde yüzde 6.57'ye yükseltmişler. Yeri gelmişken bir not düşelim; Hazine dün 5 yıl vadeli ve 6 ayda bir yüzde 4.40 sabit faiz oranından kupon ödemeli tahvil ihracı gerçekleştirdi. Basit faizden yıllık yüzde 8.80'lere, bileşik faizden yüzde 9'ların üzerinde bir faiz oranı. Aynı zamanda 10 yıl vadeli 6 ayda bir TÜFE artı 1.4 puan getirili tahvil ihracını da bugün gerçekleştiriyor. TÜFE üzeri olması, 6 ayda bir yüzde 1.4 reel getiri veriyor anlamına geliyor. Yıllıkta ise yüzde 3e yaklaşan net getiri. Tahvil oranlarının yüzde 9'larda olduğunu varsaydığımızda 3 puan fazlalık yüzde 33 reel getiriye denk geliyor. Hiçte fena sayılmaz...
DÜŞME BEKLENTİSİ
Gelelim kur, cari açık ve büyüme beklentilerine. Yılsonu dolar TL kuru tahmini bir önceki ankette 1.98 seviyesinde iken Kasım anketinde 2.02'ye çekilmiş. Gelecek yıl bu aylarda da 2.08'e yükselir demiş katılımcılar. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz. Ekonomiye yön veren patron ve üst düzey yöneticiler Merkez Bankası'nın daha doğrusu Başkan Başçı'nın tahminin pek inandırıcı bulmuyorlar.
Son açıklanan cari açık verisi biraz moralleri bozmuş olacak ki, anket katılımcıları cari açık beklentilerini de yukarı doğru revize etmişler. Tahminleri yılsonunda 59.1 milyar dolara, seneye ise 61.2 milyar dolara getirmişler. Büyüme hızı aşağı doğru çekilmiş Kasım anketinde. 2013 yılı büyüme hızının yüzde 3.5 olacağı, 2014 yılında ise yüzde 3.8 çıkacağı beklentisi hakim katılımcılar arasında.
Enflasyonu atlamayalım... TÜFE'nin yılsonunu yüzde 7.71 ile kapatacağı görüşü ön plana çıkmış. Her ne kadar Merkez Bankası son ay enflasyonun orta vadeli beklentilerle uyumlu hale geleceğini öne sürse bile, önemli aktörler o kadar iyimser olmuyorlar.
Kısacası parçaları yan yana getirdiğimizde ortaya çıkan resmin biraz bozulduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Olsun önemli değil... Nasıl olsa suçlu belli: FED...
