Bir süredir devam eden belirsizlikler ekonomi aktörlerinin risk algılarının ve beklentilerinin bozulmasına neden oluyor. FED'in üçüncü parasal genişlemeden çıkış için Mayıs ayında işaret fişeğini ateşlemesiyle başlayan ve iç siyasi gelişmelerle alevlenen belirsizlik bir türlü dağılmak bilmiyor. Nasıl dağılsın ki? Bu hafta FED ve Merkez Bankası'nın toplantıları var... Mart sonu yerel yönetim seçimleri ve sonrasındaki cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler aktörlerini kaygılandırıyor. Bu arada Suriye ve Ukrayna gibi öngörülmeyen jeopolitik unsurlarda devreye girince belirsizlikler daha da artıyor.
Böylesine puslu havada ekonomi aktörleri ekonominin ve mali piyasaların seyri ile ilgili neler bekliyorlar?
Tabi zor soru... Pek sağlıklı ve rasyonel yanıtlar vermek güç... Merkez Bankası her ay iki kez yaptığı beklenti anketini yayımladı sorunun yanıtını bir nebze olsun bizlere yansıtabilmek için...
ENFLASYON VE KURLAR
İyimser görünmeyen beklentiler şöyle... Enflasyonun Merkez Bankası'nın orta vadeli beklentilerinden tamamen alakasız bir patika izlemesi anket katılımcıları tarafından olumsuz algılanmış. Bu yüzden yıl sonu TÜFE için yaptıkları tahmin Merkez Bankası'nın tahminin oldukça üzerinde kalıyor. Bu yıl sonu TÜFE'nin yüzde 7.98 seviyesinde olması bekleniyor katılımcılar arasında. Gelecek yıl ve 2016'daki öngörüler ise sırasıyla yüzde 7.31 ve 6.62 düzeylerinde. Oysa Merkez Bankası enflasyonun yılı yüzde 5'lerde kapatacağına inanıyor. Eğer Merkez Bankası'nın değil ankete katılan aktörlerin beklentileri simetrisinde ilerlerse enflasyon bu yıl içinde faizlerin aşağı doğru gevşemesi zorlaşıyor.
Gelelim dolar beklentisine... Bir anda 1.80'lerden 2.20'lerin üzerine sıçrayan TL dolar kuru çıktığı gibi aynı hızda olmasa da tekrar aşağı iner mi olasılığı bir süre göz önünde bulunduruldu. Halende bir umut var gibi. Ama anket sonuçlarından görüyoruz ki ekonomi aktörleri nezdinde umut pek kalmamış. Bu ayın sonunda kur 2.2367 seviyesinde gerçekleşecek. 2014 yılını ise 2.2351 ile tamamlayacak. Gelecek yılın Mart ayında yani tam 12 ay sonra ise biraz yükselerek 2.2565'e çıkacağı tahmin ediliyor ankete göre. Vurguladığımız gibi yeni kur seviyesini bir an önce kabullenmemiz gerekiyor umutları bir kenara bırakarak. Tabi ödemeler dengesindeki net hata ve noksan kaleminden sürpriz çıkmazsa...
TUTARLI BEKLENTİLER
İki beklentiyi beraber değerlendirirsek... Yüksek kurlar ihracatta rekabet gücümüzü artıracak, böylece döviz cinsinden ucuzlayan fiyatlarla ihracatımız yükselecek klasik bakış açısı tek başına sağlıklı bir yaklaşım olmaz. İhracattın ithalata bağımlılık oranı düşük olsa bir derece. Onunda koşulları var tabii ki. Ancak, ihracat için önce ithalat yapmak gerektiğinden kurların kritik çizgiyi aşması durumda ithalat pahalılaştığı için bırakın avantajı dezavantaja dönüyor ihracatçılar için kurların yukarı çıkması. Diğer taraftan bir olumsuz etkide enflasyon üzerinde oluşuyor. Kısacası anketteki yanıtlar gibi kurlar üst bantta dalgalanması enflasyon da paralel bir şekilde yüksek seyrini devam ettirmesi anlamına geliyor. Yani ekonomi aktörleri tutarlı yanıt vermişler.
Diğer beklentilerine de göz atalım... Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 2.6 büyüme hızına ulaşacağını düşünüyorlar. Yine Orta Vadeli Program'daki öngörüyle uyuşmayan bir beklenti. Cari açık kısmen paralel ekonomi yönetimi ile. Yılsonu cari açık tahmini 57 milyar dolar. Gerek Merkez Bankası'nın bankaları fonlama oranına gerekse tahvil faiz oranlarına yönelik beklentiler de biraz yüksek. Tek hane faiz oranları bu yıl için uzak bulunuyor.
Sözün özü sis bulutları dağılana kadar ekonomi aktörlerinin beklentileri iyimser olmayacak...
