Merkez Bankası'nın Ocak toplantısı öncesi faiz tartışmaları yeniden alevlendi. Hatta bağımsızlığı da tartışılıyor. Tabii piyasa aktörleri her zaman olduğu gibi bugünden faiz kararını etkilemek ya da yön vermek çabasıyla piyasa jargonu ile faiz indirimini fiyatlıyorlar. Tamamen objektif bakış açısıyla Merkez Bankası'nın faiz kararı alırken çok bilinmeyenli denklemde nelere önem verdiğini tartışalım.
İktisat yazınında birçok bilimsel çalışma var faizin diğer makroekonomik göstergelere etkisi üzerine... Ekonominin iç dinamiklerinden enflasyonun seviyesine, büyüme performansından firmaların finansman kanallarına kadar bir dizi parametre etkinin hem yönünü hem de seviyesini belirliyor. Analize Türkiye ekonomisinin iç dinamikleri ile başlayalım...
ENFLASYON VE CARİ AÇIK
Birincisi enflasyon makul düzeylerin oldukça üzerinde... Öyle ki bizden kötü durumda olan sadece 3 ülke var; Venezüella, Ukrayna ve Mısır. Yüksek enflasyonun temel nedenleri ise, gıda fiyatları, birikimli kur etkisi yani ithalat fiyatları... Merkez Bankası enflasyonun bu yıl gerilemesini bekliyor. Mevcut gelişmeleri baz aldığımızda haksız da sayılmaz. Ancak, dolar kurunun ve petrol fiyatlarının yeninden yükselmesi durumunda ne olacak? Gıda fiyatlarının hava koşulları yüzünden yeniden normal ortalamalara gerilememesi durumunda be olacak?
Tam yeri gelmişken ikinci bilinmeyene geçelim; cari açık... Evet bu yıl geriledi cari açık oranı. İthalattaki artış seviyesi düşük kaldı. Bunda altın ithalatının etkisinin büyük olduğunu vurgulayalım. Diğer taraftan ihracata, geçen yılın son ayları hariç, Avrupa ülkelerinin toparlanıp dış talep yaratmaları pozitif katkı yaptı. Eğer AB daha derin durgunluğa girerse, Rusya kriz yüzünden bizden ithalatını kısar, turizm faaliyetlerini minimize ederse, petrol fiyatları yeniden yükselirse, bu yılki büyüme hızına bağlı olarak ithalatımız artarsa cari açık yeniden yükselişe geçmeyecek mi?
FİNANSMAN SORUNU
Üçüncü halkayı ekleyelim zincire...
FED normalleşme sürecinde faizleri artırır, buna bağlı olarak yabancı sermaye akımları yön değiştirirse, diğer bir deyişle Türkiye'den çıkış yaparsa cari açık nasıl finanse edilecek?
Daha da önemlisi yükselen kurlar karşısında 150 milyar doların üzerindeki kısa vadeli özel kesim dış borçları nasıl çevrilecek?
Dördüncüsü... TL faizleri aşağı çekildiğinde zaten düşük olan tasarruf oranı daha da gerilemeyecek mi?
HatırlatalımTasarruf oranı yatırımları karşılayamadığı takdirde cari açık körükleniyor.
Diğer bir teki de şu; tasarrufların düşük kalması, düşük faiz zemininde ivmelenen nihai yurt içi taleple beraber tüketici kredi hacminde artışa neden oluyor.
Aynı zamanda büyüme üzerinde iç ve dış talep dengesini bozuyor.
Fazla uzatmayayım... Elbette yukarıda çok kısaca özetlediğim çok bilinmeyenli denklemin sadece birkaç unsurunu ve değinemediklerimizi Merkez Bankası sağlıklı şekilde değerlendirecek, aklımıza gelen soruları sağlıklı şekilde yanıtlayacak ve en optimum faiz kararını vererek.
Çünkü merkez bankacılığı konusunda çok deneyimli, çok vasıflı elemanlara ve binlerce veriye sahip bir kurum...
