Son yazımda yeni yılda küresel piyasalara başta FED olmak üzere diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının yön vereceğinin altını çizmiştim.
Özellikle de FED ile Avrupa Merkez Bankasının uyguladığı asimetrik politikaların sonucu olarak doların yıl içinde ön planda kalacağı vurgusu da yapmıştım. Kaldığımız yerden devam edelim 2017 piyasa beklentilerine...
Yılı ikiye ayırarak analiz etmemizde fayda var. Birinci kısım Trump'ın nasıl bir politika izleyeceğinden, daha açık ifadeyle seçim kampanyalarında değindiği politikaları hayata ne denli geçirebileceğinden, ikinci kısım ise uygulayacağı politikaların yansımalarından oluşacak.
Hatırlayacağınız gibi Trump iç talebi canlandırmak amacıyla maliye politikalarını gevşetmeyi planlıyor. Tüketimden alınan vergileri aşağı çekmeyi tercih ederse fiyatların ucuzlaması ve sonuçta enflasyonun aşağı gelmesi söz konusu olacak. Sadece gelirler üzerindeki doğrudan vergileri düşürürse bu durumda gelir kanalıyla tüketimi artırmış olacak ki bu da enflasyonu yukarı itecek. Her ikisini bir arada da uygulayabilir. Hangisi ağır basarsa enflasyon o yönde hareket edecek. Tabi enflasyona göre Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) faiz artırımına sıcak ya da soğuk bakacak. Nihayetinde dolar da yön bulacak.
DOLARA DİKKAT!
Lafı çok uzatmaya gerek yok.
Büyük olasılıkla dolar yukarı yönlü bir trend izleyecek diğer para birimleri karşısında. Dinlenmeye geçtiğinde ise altın ve hisse senetleri hareketlenecek.
Tıpkı doğada vahşi hayvanların paylaşımı gibi... Aslan payını dolar alacak, biraz leşin yanından ayrıldığında sırtlan ve çakallar gibi altın ve hisse senetleri didikleyecekler.
Tam da bu noktadan Türkiye piyasalarına geçelim...
Birkaç dezavantajla başlıyoruz yeni yıla... Birincisi enflasyon beklentilerin üzerinde kaldı.
İkincisi çevrilmesi gereken dış borç hacmi biraz yüksek...
Üçüncüsü potansiyel büyüme hızına yaklaşabilmemiz için faiz oranlarının aşağı çekilmesi gerekiyor.
Fırsat buldukça Merkez Bankası faizleri aşağı çekmek isteyecek.
Aksi takdirde özel kesimin yatırımlarının ve hanehalkının tüketimlerinin artması mümkün olmayacak. Aynı zamanda Hazine yüksek kamu borçlanma maliyetine razı olacak.
Ancak enflasyon yüksekken ve kur baskısı varken Merkez Bankasının faizleri indirmesini beklememiz pek gerçekçi görünmüyor.
BÜYÜME İVMELENEBİLİR
Küresel ekonomilere paralel olarak Türkiye ekonomisinin de yeniden büyüme hızının ivmelenmesini öngörebiliriz. Sanayi üretim endeksi, kayıtlı toplam sipariş miktarı, elektrik üretimi gibi öncü göstergeler, konut, beyaz eşya ve otomobil gibi iç talep göstergeleri de destekliyor ekonomik faaliyetlerin momentum kazanacağını... Dolayısıyla, dışarıda suların durulduğu dönemlerde BIST 100'ün 80 binlere hatta biraz üzerine hareketlenebilmesini bekleyebiliriz. Ama tam bir boğa piyasası için erken olduğu notunu da vurgulayalım... Yani 75-82 bin bandında iniş çıkışlı bir dalgalanma diyebiliriz.
Son olarak altına göz atalım.
Bir önceki yazımda önemli altın kuruluşlarının tahminlerini sizlerle paylaşmıştım. 1.500 dolara kadar tırmanacağı, yıl ortalamasının ise 1435 dolara ulaşacağı tahminleri ağırlık kazanıyor.
TL/gram fiyatını hesaplarken dolar kuru faktörünü de dikkate aldığımızda, altının bu yılda Türkiye'de de tatminkar getiri sağlaması olasılığını yüksek tutabiliriz.
Sözün özü 2017'de piyasalara FED ve siyasi gelişmeler yön verecek. Eğer FED güvercin olur, iç siyasi gelişmeler ılımlı seyrederse piyasalarda geçirdiği zor yıl sonrası biraz rahat nefes alabilir. Aksi takdirde kurların ve faizlerin yüksek, borsanın tamamen yatay hareket etmesi kaçınılmaz olacak.