İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, göreve başlayalı yaklaşık 150 gün oldu. Bu süreçte İzmir'in trafik, Körfez kirliliği, kentsel dönüşüm gibi temel sorunlarının çözümü konusunda henüz somut adımlar atmasa da halk taşıt uygulaması, baykuş seferlerinin yeniden başlatılması gibi bazı doğru çalışmalar da yaptı. Bu süreçte halkla başarılı bir diyalog kurduğu da söylenebilir.
En çok eleştirildiği konu ise, 'sosyal demokrasi', 'arka sıradakiler' söylemleriyle göreve gelmesine rağmen botanik parkı gibi 4 dönüm bahçesi olan ve eşsiz manzaraya sahip tarihi Şato Restoran binasını lojmana çevirmesi oldu.
Soyer, sadece siyasi rakiplerinden değil kendisine oy veren kesimden de bu konuda sert tepkiler aldı. Bu nedenle bir hayli yıprandı.
Tam bu Şato krizi soğumaya başlamışken şimdi de İzmir Turizm ve Tanıtım Vakfı'na 8.9 milyon lira aktarma olayı patladı.
BU DEFA DURUM FARKLI
Soyer, niyeti ne olursa olsun 'gönüllü çalıştığını' söylediği kardeşi Onur Soyer'i Genel Sekreter yaptırttığı ve danışmanı Güven Eken'i de müdürlüğe getirttiği bir vakfa 8.9 milyon lira aktarmak istemesini kimseye anlatamaz. Anlatsa bile, soru işaretlerini tam olarak gideremez.
Tamam Yönetim Kurulu'nda İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği gibi kurum ve kuruluşlarla birlikte İzmir Valiliğinin temsilcisinin de bulunduğu vakfa daha önceki Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da kaynak aktardı ancak bugünkü durum farklı.
ÇEKİNCELER GİDERİLMELİ
Vakfın yönetiminde Soyer'in daha önce Seferihisar'da ortak turizmcilik yaptığı kardeşi Onur Soyer'in de yer alması, işi başka bir boyuta götürüyor.
Soyer'in bu konudaki çekinceleri giderecek bir adım atması şart.
Soyer'in ayrıca belediyenin tanıtım için birçok birimi ve bunun dışında da 13 şirketi dururken Büyükşehir'in kanuni görev alanına da giren İzmir'in tanıtımını neden bu vakıf üzerinden yapmak istediğini de ikna edici bir şekilde kamuoyuna anlatması gerekiyor.
Gözler bugünkü Büyükşehir Belediye Meclis toplantısında olacak
İZMİR BİR AYIPTAN KURTULUYOR
Türkiye, 28 Şubat sürecinde postmodern bir darbe yaşadı. O dönem kamuda başörtüsü yasağı gibi vicdanları yaralayan birçok uygulamaya gidildi. Başörtülü kızlar üniversiteye alınmadı, ikna odalarına sokuldu. Hatta başı örtülü anneler, dini inancı gereği sakal bırakmış babalar, askerdeki oğullarının yemin törenlerine bile sokulmadı. Bu sürecin en büyük simgesi de Genel Kurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'di. Yaptığı açıklamalarla milletin üstüne korku salardı. İzmir Bucalı olan 'dönemin kudretli paşası' Bir'in ismi, daha sonra Buca'nın en merkezi yerlerinden birinde bulunan meydana verildi.
NİHAYET DEĞİŞİYOR
Bu meydanın isminin değiştirilmesi yıllardır İzmir'in gündemine geliyordu. Konu Buca Belediye Meclisi'nin ardından Büyükşehir Belediye Meclisi'ne de geldi. Bu meydana Bucalı olan ve geçtiğimiz günlerde vefat eden Türk siyasetinin duayen isimlerinden eski Bakan Işılay Saygın'ın isminin verilmesi yönündeki önerge sevkedildiği Hukuk Komisyonu'nda tüm partilerin üyelerinin oybirliği ile geçti. Kararın bugünkü Meclis toplantısında da kabul edilmesi bekleniyor. Böylece İzmir, postmodern darbenin simge ismini bir meydanında taşıma ayıbından kurtulacak.