İnsan, eğer bir şeyleri kınıyorsa, ahlaktan, eşitlikten bahsediyorsa önce bunlara kendisinin dikkat etmesi gerekir. El aleme talkını verip kendin salkımı yutarsan olmaz... Hem eşitlikten bahsedip hem de kamunun kaynaklarını eş, dosta dağıtıp kendi siyasi çıkarların için kullanıyorsan bu yaptığının adı iki yüzlülüktür... Dürüst ve ilkeli olmak söylem ve eylem birlikteliğini gerektirir. Bu satırları İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve yılın büyük bölümünde Paris'te yaşamasına ve orada bir üniversitede öğretim üyeliği yapmasına rağmen belediye kasasından maaş ödediği KHK'lı Prof. Dr. Ayşen Uysal için yazıyorum... Kendilerine söyleyeceklerim var...
ARKADAŞLARINI DA GETİRDİ
Ayşen Hanım, nihayet İzmir'e teşrif etti. Kendisi yetmedi üzerine Paris'ten birçok öğretim üyesi arkadaşını da getirdi ve Büyükşehir Belediyesi'ne ağırlattırıyor. Hesapta belediye ev sahipliğinde sempozyum düzenliyorlar. Sempozyumun ismi ise pek bir manidar: "Kent, Mekân ve Toplumsal Eşitsizlikler" Neymiş... Soyer'in dediğine göre İzmir'de, güçlüyü kollayan adalet anlayışı varmış bunun yerine gücünü uyumdan alan çoğulcu bir kültürün gelişmesi için çalışıyorlarmış... Lafların süslülüğüne bakar mısınız? Sen Şato'da yaşa... Ticaret yaptığın eşinin yönettiği İzmir Köy-Koop üzerinden belediyeye yüz milyonlarca liralık mal al. Siyasi çıkarların uğruna içlerinde terör örgütleri sempatizanlarının da aralarında olduğu belirtilen binlerce kişiyi belediyeye doldur.
DOSTLARINI ÇİFTE MAAŞA BAĞLADI
Hatta sırf kankan Rıfat Nalbantoğlu'nu CHP Parti Meclisi'ne seçtirmek için Türkiye'nin değişik bölgelerinden parti delegelerinin yakınlarını İzmir'e getirip belediyede işe yerleştir. Lise arkadaşlarını belediyeye yönetici yap ve bazılarını çifte maaşa bağla. Belediye şirketlerinin yönetim kurulu üyeliklerini ulufe dağıtır gibi kullan. Hatta kendi makam şoförünü İZDENİZ'e yönetim kurulu üyesi yap.
"EŞİTLİK" BUNUN NERESİNDE?
İzmirlinin parasını popülist politikalarla savur. Belediyenin yüz milyonlarca liralık gayrimenkulünü haraç mezat sat... Üzerine belediyenin borcunu 3-4'ten 10 milyar liranın çok üzerine çıkar... Buca Metrosu ihalesinde en düşük teklifi tercih etmeyerek bir kalemde İzmir'in 529 milyon lirasına kıy... Sonra da "İzmir'de eşitliği sağlayacağız" diye sempozyumlar düzenle... Üstelik bu sempozyumu Paris'te yaşamasına rağmen maaş ödediğin bir isme düzenlet. Başkan tüm bunları İzmirlinin yediğini mi sanıyorsunuz? Bence sanmayın. Çünkü İzmirli her şeyin farkında... O yüzden anketlerde sizden memnuniyetsizlik had safhada çıkıyor.
PARİSLİ AYŞEN'E SORULAR
YA siz Ayşen Hanım! Kusura bakmayın ama çok pişkinsiniz! Sizi defalarca gündeme getirdik. Paris'te yaşadığınız halde İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden maaş almanızın bir haksızlık olduğunu, toplumsal eşitliğe aykırı olduğunu vurguladık. Siz maşallah gıkınızı bile çıkarmadınız. Dün sempozyumun açılışında etkinliği takip eden muhabir arkadaşımız, gelip size bunları sormak istedi. Ancak siz işi pişkinliğe vurup sizin haberlerinizi yapan şahsıma "Erhan Bey'e lütfen iletin. Kendisine Paris'ten hediye getirdim. Uğradığında vereceğim" diye haber gönderdiniz... Bu sözleriniz "Paris'te de yaşarım İzmir'den maaşımı da çatır çatır alırım" pişkinliğinden başka bir şey değil. Hediye için teşekkür ederim... Sorun değil, sizde de kalabilir. Eğer, "Paris'te yaşarken İzmir Belediyesi'nden maaş almayı nasıl hazmedebiliyorsunuz? Bunu yaparak İzmir'de bu paraya ihtiyacı olan insanların hakkını yemiş olmuyor musunuz?" şeklindeki sorularımı cevaplayabilirseniz size uğramaya hazırım! Ne diyorsunuz?