Yıl 1958... Karşıyaka Spor Kulübü üzerinde, yine karabulutların dolaştığı bir dönem. O yıllardaki "yerel lig" statüsüne göre, "kümeden ha düştü, ha düşecek..." yorumları her köşebucakta yapılırken, yeşil-kırmızılı camiada kararlı bir ses yükseldi:
"Yeşil-kırmızılı camiaya bu tartışmalar yakışmıyor.
Haydi bu hengameye bir son verelim...." Kararlı bir beynin gerçek çıkışı her yanından belli olan bu sesin sahibi, o yıllarda DYO İşletmelerinde patron Durmuş Yaşar'ın veliahdı olan Selçuk Yaşar'dan başkası değildi. O günlerin genci ve camianın Selçuk Abisi'nin yanında Osman Aydemir, Tahir Türetken, Ömer Ersoz, Faruk Aydemir, Rıza Alpay, Nihad Kürşad, Neşe Şenman, Sedat Sayın, Erich Löhner vardı. Bendeniz de o şahlanış yönetiminde bulunmak mutluluğunu yaşadım.
Karşıyaka Spor Kulübünün yine buhranlı günleri. Kulübün şiddetle paraya ihtiyacı vardı. Yönetimin "Pamuk eller cebe..." çağrısı camiada tutmuş gibiydi.
Özellikle sahil kesiminde ve Çarşı'dan olumlu mesajlar geliyordu ki, Başkan Selçuk Yaşar ilginç bir çıkış yaptı.
Bu genç işadamı, bizleri de yanına alarak, elinde bir dosya ve kalınca bir makbuz ile Karşıyaka çarşısında ve çevresindeki işyerilerini beraberindeki ekiple ziyaret ediyor ve makbuzlar keserek, Karşıyaka Spor Kulübüne yardım kampanyasını başlatıyordu.
Bu kampanyanın özelliği şu olmuştu:
"Kim ne kadar bağış yaptıysa, aynı anda Selçuk Yaşar da aynı miktarda bağışı hemen oracıkta gerçekleştiriyordu.
Yolun sonunda şu gerçek ortaya çıkıyordu: Çarşı mensupları ne kadar bağış yapmışlarsa aynı tutarda Selçuk Yaşar'ın da yardımı geliyordu." Bu kampanya Karşıyaka'da ailelerin de yarış alanı olmuştu.
Ve, sonunda KSK borçlarının bir kısmı bu yolla ortadan kaldırılmış, gerisi camianın ağabeyleri, patronlara düşmüştü.
1958 ile 1962 arasındaki bu yönetimin çalışmaları KSK için bir örnek olmuş ve yeşil -kırmızılı futbolcular lige dönüş yapmıştı.
Yıl 2016...
Neredeyse 60 yıl olacak.
Selçuk Yaşar şu günlerde emekliliğini sürdürüyor.
Oğlu Selim de Yaşar Holding'in başında... Ve bu genç işadamı Suudi Arabistan gezisinden bu akşam dönüyor. Kendisini bekleyen sürpriz var. "Baba emaneti seni bekliyor sevgili Selim Yaşar..."
Karaburun sporla da güzel
Doğa cenneti Karaburun, turistik cazibesinin yanısıra sportif faaliyetleriyle de sakinlerine aktivite fırsatı sunuyor. İlki 2013 yılında başlayan Taşkın Deniz Sokak Basketbolu (streetball) Turnuvasının 4'üncüsüne ilgi çok büyüktü.
2003 yılında bir trafik kazası sonucu hayata gözlerini yuman basketbol sevdalısı Taşkın Deniz anısına düzenlenen turnuvalar Karaburun ve Mordoğan'da önemli bir spor olayı olarak nitelendiriliyor.
Karaburun Belediyesi'nin katkılarıyla düzenlenen son şölene 85 okulllu sporcu katıldı, yüzlerce kişi maçları heyecanla izledi. 1984 İzmir doğumlu Taşkın Deniz, ilköğretimini Çakabey'de, orta ve lise öğrenimlerini İzmir Amerikan Kolejinde tamamladı ve 2002 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi. Spora ve özellikle de basketbola çok düşkün olan Taşkın, Karşıyaka'nın alt yapısında bu sporun eğitimini aldı. İzmir'de düzenlenen Streetball (Sokak Basketbolu) turnuvalarına sporcu olarak katıldı.
Ailesi, Taşkın'ın anısını yaşatmak ve Karaburun Yarımadasındaki gençlerin spora ve özellikle de basketbola ilgilerinin artmasına katkı vermek amacıyla 2013 yılından beri geleneksel hale getirilen Sokak Basketbolu Turnuvaları düzenliyor.
Karaburun ve Mordoğan'da okuyan öğrenciler turnuvaya takım halinde katılabiliyor.
Dereceye giren öğrencilere çeşitli ödüller dağıtılıyor.
Bu yılki turnuvada yarışan takımların isimleri bir hayli ilginçti. Örneğin: Hüseyin'in Keçileri, Sıkıntı Yok, At Avrat Basket, Ahırlı Boys, Son Bükücüler gibi. Taşkın Deniz Turnuvası için nice yıllara diyelim.
Fıkra
Temel ile Dursun, İstanbul'da minibüsle bir yere gidiyorlardı.
Şoför, "Levent, Fatih, Eyüp" diyordu ki, Temel konuştu:
"Çatlama ula, ismimiz okununca ineruk."