"İtalya'nın Perugia kenti yakınlarında 6.6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Depremde bazı binalar yıkılırken can kaybı olmadı, sadece 20 kişi yaralandı.
Depremin İtalya'da 24 Ağustos'ta meydana gelen ve 297 kişinin ölümüne neden olan depremden daha şiddetli olduğu, ancak insanların hem uzmanların uyarıları hem de artçı şoklar nedeniyle evlerinde uyumadıkları için can kaybı yaşanmadığı belirtiliyor." İşte İtalya'daki son depremin haberi bu.
Düşündüm; 6.6 şiddetinde bir deprem bizde olsa ne yaparız, kaç kişiyi kaybederiz, kaç ev yıkılır, deprem kurbanı aramak için enkazın altında kaç hafta çabalarız. Düşünmesi bile korkutuyor insanı.
Uzmanlık, öyle işkembeden atmak değil.
Bizde de deprem uzmanı çok. TV'lerde sürekli tahmin yapıyorlar.
Birisi diyor ki, "İstanbul'u 7 şiddetinde deprem bekliyor, dikkatli davranılmalı." Dikkatli dediği nedir, onu söylemiyor.
Bir başkası, "O fay bize kadar uzanmaz, 200 kilometreyi geçemez..." Hangisine inanalım?
İtalyanlar ne yapmış? Büyük Riskler Komisyonu'nun 7 üyesini 24 Ağustos'taki depremi önceden haber vermedikleri ve halkı uyarmadıkları için mahkemeye vermişler.
Mahkeme her birini 60'ar yıl hapse mahkum etmiş.
Karar şöyle: Elbette bu uzmanlar depremin saatini bilecek değiller.
Ama halkı uyarmadıkları, uyarma konusunda gerçek hassasiyeti göstermedikleri açık..." Bu olaydan ders aldıkları için yeni komisyon üyeleri Perugia'daki 6.6'lık deprem için halkı uyarmış, "Evlerinizi terk edin, kısa zamanda büyük bir deprem bekliyoruz. Yer hareketleri ve jeolojik sıcaklık işaretler veriyor" diye.
Netice: 6.6'lık depremde tek kayıp bile yok.
Biz hepimizi kahreden Yalova ve Van depremlerinden sonra müteahhitlerden başka, facialardan sorumlu kişi, yetkili ve kuruluş bulabildik mi? Aynı tablo yine devam ediyor. Deprem uzmanları yine TV'lerde, kusura bakmasınlar boy gösteriyor ama bu halk özellikle Ege'deki büyük bir depremde ne yapar?
Nasıl davranmalı?
İtalyanlar bir gün önce deprem için halkı uyarmışlar, biz yapabilir miyiz?
N'olur ders alalım.
İş İşten geçtikten sonra ahlar ve vahların hiçbir yararı yok.
Yatçılıkta 450 milyon euro'luk pazar var
Türk yat ve tekne endüstrisinin yan sanayi ile birlikte ekonomik büyüklüğü 5 milyar dolara ulaşırken, ülkemizde yıllık yat alım satımında da 450 milyon euroluk bir pazar mevcut.
Ülkemizdeki marinalarda yatların sadece yüzde 10'unun Türk bayrağı taşıdığını belirten Deniz Ticaret Odası İzmir Başkanı Yusuf Öztürk ise yapılması planlanan vergi indirimiyle yat piyasasının hareketleneceğini söyledi. Öztürk, "Marinalarımızdaki yatların sadece yüzde 10'u Türk bayrağı taşıyor.
Yeni düzenleme ile 5 bin tekne ve yatın Türk bayrağına geçmesi hedefleniyor" diyor.
Türkiye'de 6'sı belediyelere ait olmak üzere 46 adet marina mevcut.
Ege Bölgesi'ndeki marina ve çekek yeri sayısı 40, kara ve deniz kapasitesinin toplamı ise 2 bin 700 yat civarında.
İzmir'de turizm işletmesi belgeli 4 marina (bin 207 deniz kapasitesi) ve belediye belgeli (45 deniz kapasitesi) 1 marina var.