• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Eğreti Gelin FİLİZ ÖZKOL

Eğreti Gelin

filizozkol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 16.04.2018, 00:00

1930'lu yıllarda yaşanan bir aşk hikayesi ekseninde beyazperdeye uyarlanan EĞRETİ GELİN, adı üstünde eğreti duyguların yaşamda ne kadar yeri olduğunu düşündüren bir konu. Film, bir dönem Denizli'de yaşamış varlıklı ailelerin oğullarını evliliğe hazırlayan eğreti gelinleri gündeme getiriyor. Gerçek bir hikayenin beyazperdeye yansımasının altında var olan gariplikler zinciri diyebiliriz.

FİLM, ÇOK TARTIŞILMIŞTI

Bir kültür yozlaşmasını anlatan, tuhaf gelenek olduğunu birçoğumuz düşünmüş olabiliriz. ŞÜKRAN KOZALI'NIN kaleme aldığı bu öykünün gerçekliği hala tartışılmaktadır. Bu tarihi öyküyü ilk defa rahmetli ATIF YILMAZ beyazperdeye aktarırken ne kadar araştırma yaptı tam bilemiyoruz.
Nurgül Yeşilçay'ın bu rolü üstlenmesi o yıllarda birçok spekülasyonlara yol açmıştı.
19 Şubat 2005 yılında vizyona girmesiyle adından bir hayli söz ettirmiş, birçok tartışmanın da kapısını aralamıştı. Bu sezon geçmişin açık kalmış kapısından, Yeşim Salkım'ın oynadığı yeni versiyonu gümbür gümbür giriverdi.
Geçtiğimiz hafta yapılan gala da yeniden gündemin baş köşesine oturuverdi.
Bizim geleneksel yapımıza ters düşmesinden kaynaklı eskimiş konunun tekrar tazelenmesiyle aklımız yine karıştı.
Yeni versiyonu beyazperdeye aktarılırken biraz daha kafa karıştırıcı olmasına rağmen, geçmişin eğreti gelinlerinin bir hayli fazla olduğu izlenimi yarattı.
Buluğ çağına gelen yetişkin olmaya aday genç erkek ergenleri evliliğe hazırlayan bu sistemin saçmalığından tutun da, varlığının gerçek olmadığı, hatta bizim örf ve adetlerimize yanlış bir saptırma getirdiği konuları bir bir ortaya saçıldı. Kaldı ki yazar ŞÜKRAN KOZALI'NIN kitabında geçen kişilerin hikayelerine yakından tanık olan, bir kahraman da yok. Sadece isimsiz kimliklerin söylentileri ortalıklarda dolaşıyor. Konunun derinliklerine indikçe, altından farklı yorumlar çıkıyor.
Ben işin felsefe tarafına geçerek, konuya bir de düşünce anatomisinde bakmak istiyorum.

YA DUYGULAR? AŞK YOK MU?

Bir kadın bedeninin bu şekilde kullanılmasına nasıl olumlu bakılabilir ki? Tehlikeli ilişkiler dediğimiz sonuçların yangınına, daha baştan benzin dökmek gibi bir şey. Hadi göstermelik ilişkilerde yaşansın. Birileri garip ve bu tuhaf birlikteliklerin adına bin bir isim de taksın.
Ya duygular?
Kalpten kalbe akan sınır ve zaman tanımayan duyguların ardından bir de 'ALIŞKANLIK' dediğimiz vazgeçilmezliğimiz eklenince, sonu facia ile biten aşklar gündeme yerleşiyor. Üstelik 'AŞK' denen bu derin his, bir başkasının komutunda başlamıyor. Kendini sınırlayan tüm olguların ötesinde gelişen duygunun adına ne denirse denilsin; yüreğe düşen kıvılcımın kor ateşe dönüşmesine, ne yapsak faydasız oluyor. Günümüzde oyun gibi başlayan ilişkilerin sonuçlarını toplumsal olaylarda gözlemlediğimiz zaman görebiliyoruz.
Tv programlarında her gün cinayet haberleri duyuyoruz. Birçoğunun altından duygusal hikayeler çıkıyor. Aşkın yasak tanımadığı bir evrenin tam ortasında oturuyoruz. Ozanların, şairlerin kendilerini ifade ettikleri tek konu yine 'GÖNÜL SEVDALARIMIZ' değil mi?
Eğreti gelinlerin kaderlerinde hiç mi aşk yoktu?
Nurgül Yeşilçay'ın filminde olduğu gibi; evin küçük beyinin daha sonra nişanlısını beğenmeyip geçici eşine duyduğu büyük tutku bu kadar çabuk mu çöpe atılıyordu?..
Duyguların pazarı bu kadar mı ucuzdu?
Kalbi kırık gençlerin gelecekteki yaşantılarının planı, başkalarının aklıyla mı yönetiliyordu?
Evlilikler sadece cinsel duygular üzerine kurulan bir öğretim şekli mi?
"ÖRNEK EVLİLİK" olgusunun kapsamında ne tür nitelikler aranıyor?
İki kişilik sevdanın kadrosu neden kalabalık?
Filmi izlerken hepimizin aklından geçen fakat cevabını bulamadığımız sorulardı.
Evet gönlümüz gerçek yaşanası hikayelerden ve beraberliklerden yana olsun diyelim.
En güzeli de 'EĞRETİ' duygulardan uzak olalım.
İyi haftalar dilerim...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA