• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Bizim kırmızı çizgilerimiz FİLİZ ÖZKOL

Bizim kırmızı çizgilerimiz

filizozkol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 08.11.2021, 00:00

Doğanın bir armağanı "insan olmak" olgusu.
Her türlü donanımla dizayn edilmiş, muhteşem bir tasarım olarak evrene çok şey borçluyuz. İnsan olmak, insanca yaşamak kolay başarılabilen bir şey değildir. Her toplum bireyi kendi topluluğu içinde öz sahibidir ve her insan bireyselliğini toplumsal oluşumlarla pekiştirmek zorundadır.
Toplum olmanın gayesi, insan hayatını kolaylaştırmak ve daha iyi hayat koşulları oluşturabilmek için vardır. Bununla birlikte bireyler, toplum içinde sosyalleşir, gelişir, kimlik ve kişilik kazanırlar.
Yani insan sosyal bir varlıktır. Bu bağlamda 'ideal toplum nedir' sorusu aklımıza gelebilir.

TEMELDE ÇEŞİTLİLİK VAR
İdeal toplum tanımı yüzyıllardır filozofların ortaya koymaya çalıştıkları konular arasında yer almıştır. İnsanoğlu karmaşık bir ruha sahiptir. Yalnızlığı sevdiği kadar en çok yine bu duygudan şikayet eder. Bir dönem çok özlediği duygudan yakınırken, daha sonra geride bıraktığı ne varsa özleyebilir. Yaratılışın temelinde "Çok çeşitlilik "vardır.
Aslında tatmin olma duygusunun sonu da yoktu. Bu kadar arsız bir bireyselliği frenlemek yine de insanın kendine önlem almasıyla başarılabilir. Toplumu meydana getiren bireylerin kendi aralarında kişisel savaşları asla bitmeyecektir. Yaşamın gizli şifreleri arasında varlığını sürdürmeye çalışan insanların yolları bu dünyaya düştüğünden bu yana ilişkiler kaynama noktasında ilerlemektedir.
Her toplumun bir kültürü vardır; çünkü kültürsüz bir toplum düşünülemez. Ne kadar toplum varsa bir o kadar kültür vardır.
Toplumları birbirine yaklaştıran kendi gelenekleri kültürleri ve aynı zamanda ortak ürettikleri paydalarıdır. Her birey kendi ihtiyaçları doğrultusunda hareket ederken, karşısındaki kişinin yaşamına saygı göstermesi gerekiyor.
Bireysel özgürlük dediğimiz şey toplumla birlikte senkronize olabiliyorsa güzeldir.
"Ben istediğimi yaparım, bana kimse karışmaz" dediğiniz anda toplu yaşamanın kurallarını ihlal etmiş olursunuz.

SINIRLARIMIZI KORUMALIYIZ
Peki özgürlük sorusunun cevabı nedir? İnsanın bir şeyi istemiş olması, başka bir durum tarafından engellenmemiş ya da zorlanmamış olması demektir.
Eğer sürekli başkalarının istekleri doğrultusunda hareket ediyorsanız bunun özgür olmadığının ya da eksik olduğunun kanıtıdır.
Hem özgür hem saygılı hem de kendi sınırlarımızı korumak zorundayız. Görünüşte zor gibi görünebilir. Duygularımızı taşkınca yaşamak istediğimiz anlar vardır. Öfkelerimiz bazen bizi bile aşabilir. Karşı komşumuza kızdığımız anda önleyemediğimiz davranışlarımız, yolda, trafikte, market kuyruklarında, girdiğimiz mekanlarda, çevresel faktörlerin bizi zorladığı anları düşünün veya en mutlu olduğunuz anların tadını çıkarma duygusunun size oynadığı coşkuların taşkınlığını anımsayın.
İnsanlar ilişkilerinde bazı sınırlar belirler. O çizgi aşıldığı taktirde ilişkiyi hiç düşünmeden sonlandıranlar vardır. Peki! sizin kırmızı çizginiz nedir?
Hepimizin yaşadığı olaylara ait çizgileri vardır. Farkında olmadan geliştiririz. Belki kendimizi korumak, belki de egomuzu parlatmak, kendi içselliğimizi güçlendirmek adına.
Çocukluğumuzun, ilkokul günlerini hatırlayalım. Öğretmenimizin ödevlerimizdeki yanlışlıkların altını "kırmızı çizgi "ile çizdiklerini. Anlıyoruz k; ilişkilerimizin altında hepimizin birbirimize çizdiği çizgiler hep var. Yeter ki birbirine değmesin ve karışmasın. Daha sonra toplamak zor olabiliyor. Sonuç olarak sevgi ve saygı çerçevesinde kalalım. Tebessüm edelim.
Sakin olalım. Sonrası kolay...

"Nehrin kaynağına saygısı, denize doğru akmasıdır" Recâ Garud

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA