• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Sesimi duy lütfen! FİLİZ ÖZKOL

Sesimi duy lütfen!

filizozkol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 21.11.2022, 00:00
Karşılıklı iletişim bozukluğundan muzdarip durumlardayız.
Son günlerin flaş konularının başında yer alıyor. Tv'lerde izlediğimiz tartışma programlarında zaten görüyoruz.
Kim kime duma duma modundayız. "Haydi bastır" sloganlarının gizli haykırışlarını duyuyor, görüyor ve anlamak istemiyoruz.
Kendimizi ispat etme çabaları.
Ne kadar konuşursak o kadar üstünlük yaratırız zannediyoruz. Evren ve dünya kelimelerinin yarattığı karışıklığın içinden kalkamaz durumdayız. Hemen herkes bir yol tutturmuş gidiyor.
Eskiden tek doğru var sanırdık, şimdi herkesin bir doğrusu var.

İnsan kendini ifade etmekte neden zorlanır?
Neden düşündüğünü, hissettiğini bir türlü tam olarak istediği gibi anlatamaz?
Peki SİZ kendinizi anlatırken neler hissedersiniz?

Güzel bir duygudur bir insanın seni anlaması ve onaylaması. Kişi kendi duygularıyla o kadar meşguldür ki; karşısındaki kişi dinlerken bile kendi duygularının etkisindedir. Çok az insan bir insanı anlar.
Bazıları anlatma özürlüdür.
Ne kadar çabalarsa çabalasın, bir türlü sonuca ulaşamaz. Eğer insan çok iyi bildiği bir konuda bile çevresindekilere kendini anlatmakta zorlanıyorsa hatta düşündüklerini anlatmak için çırpındıkça etrafındaki insanlar uzaklaşıyorsa, sorun o insanın tavır ve davranışlarındadır.
Elimizdeki iletişim aletleri bir dinamit misali. Eskiler "Boğazımız dokuz boğum, konuşmadan önce düşünmelisiniz" derdi. Oysa biz ne yapıyoruz, bırakın düşünmeyi aklımıza gelen ne varsa karşımızdakini telefon üzerinden kelime yağmuruna tutuyoruz. Kültür seviyesi zayıf olanlar için bir savaş meydanı. Sokaklarda, trafikte, kapalı ortamlarda, sosyal hayatta elinde küçücük bir alet, bağıran bağırana.
Ortalık yangın yeri. Her şey arapsaçı.
İnsanlara, olaylara, kavgalara zamanla alışıyor, zaman içinde benimsiyor hatta duyarsızlaşıyoruz.
Farkında olmadan umursamaz hale geliyoruz. Evrensel kirlenmenin toksinleri içinde kayboluyor ve hangi vakit bu hale geldiğimizi anlayamıyoruz.
Biz de çok değiştik.
Her şey çok olağan geliyor.
Aile ilişkilerinin değerini, eksildikçe anlıyoruz. Eski albümleri karıştırırken görüyoruz ki; her yıl azalarak sadeleştirilmiş kesir sayılarına dönmüşüz. Hayatımıza daha sonra katılan kişileri eşelemekten birçok güzel insanı yok sayıyoruz.

DÜNYA BENCİLLİĞE KOŞUYOR
Ne yazık ki hayatı 'Ben Merkezli' görenlerin çoğunlukta olduğu bir dünya toplumu olduk. Hayatın bir bölümünde; kendi varoluşunu yetersiz görüp, yaşamındaki kişilere bağlı olarak mutlu olan insanlar topluluğu da mevcut.
Mutluluk kavramını değerlendiren kişiler, mutluluk kaynağının çoğunu çevresel faktörlerin oluşturduğunu belirtiyorlar. Oysa uzmanlara göre mutluluğun sırrı, kontrollü olmak koşuluyla biraz da bencil olmaktan geçiyor. Her yeri lüzumsuz bilgi kirliliği işgal etmiş durumda. Neyi ne kadar biliyoruz ki. Hatta bilmediğimiz konuların bile ne olduğunu gerçekten bilmiyoruz!

İÇİNE İÇİNE BAĞIRMAK
Tüm teknolojinin nimetlerine rağmen sesimizi duyurmak için sarf ettiğimiz çabaların da başında anlatamadığımız duygularımızla yaptığımız içsel savaşlarımız mevcut.
Aysun bir türlü kayınvalidesini memnun edemediği için sürekli mutsuz, Osman yaşam şartlarının zorluğundan karısına ve çocuklarına zaman ayıramamakta ve mutsuz evliliğini kurtarma çabası içinde terapistlerin kapısını çalacak duruma gelmelerine ramak kalmış.
Ekranların kadın programlarında sesini duyurmaya çalışan kadınlar ordusu.
Sorunlarını ebeveynlerine anlatmakta zorlanan ergenler ve daha birçok konuda içine içine bağıran kalabalık bir zümre. İsteklerimizi duyurmak için gösterdiğimiz çabayı, karşımızdaki kişileri anlamak için de kullansaydık keşke. Tek taraflı müziğin yanlış akorları içinde çığırtkan notalar. "SESİMİ DUY LÜTFEN " diyen çığlıklarımıza yansıyan, yine kendi yankılarımız. Bu dünya maalesef sınıfta kaldı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI