Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta bir ayı geride bıraktık. Başta Türkiye olmak üzere tüm arabuluculuk girişimleri ve iki ülke arasındaki müzakerelere rağmen hala uzlaşma sağlanamadı. 21. yüzyılda bürokratik sorunların iletişimle çözülmesi mümkünken, böylesine yıkıcı ve kanlı bir savaşın yaşanması bir insanlık ayıbıdır. Savaştan kim kazançlı çıkmıştır ki? Devletleri yönetenlerin hırsla aldığı kararların bedelini masum insanlar canıyla öderken, savaşın enkazını da yine halk yaşıyor. Özellikle Ukrayna halkı perişan bir halde.
Rus halkının da bu savaştan hoşnut olmadığı ortada.
Ayrıca savaşın etkileri küresel çapta da büyük zararlar meydana getiriyor. En büyük zarar ise ekonomik alanda yaşanıyor.
Dünya genelinde ithalat ve ihracat dengeleri alt üst olmuş durumda. Diğer taraftan üretimin gerilemesi, satış ve pazar payının daralması zincirleme bir şekilde ticari krizlere yol açıyor.
Zaten henüz pandeminin enflasyon üzerinde oluşturduğu güçlü baskıdan kurtulamamışken, üzerine savaşla birlikte yeni krizlerin eklenmesi küresel çapta çok boğulma yaratıyor.
İTHALAT VE İHRACAT ARASINDAKİ DENGE
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poors (S&P), 2022 yılı küresel ekonomik büyüme tahminini yüzde 4,2'den yüzde 3,6'ya indirdi. Savaşın; uluslararası ticareti, enerji ve emtia fiyatlarını, güveni ve politika tepkilerini olumsuz etkilediğini belirtiyor. ABD'nin bu yıla ilişkin büyüme beklentisinin 0,7 puan azalışla yüzde 3,2'ye indirildiği belirtilirken, Euro Bölgesi'nin de 1,1 puan düşüşle yüzde 3,3'e çekildiği kaydedildi.
S&P Rusya ekonomisinin ise savaşın getirdiği olumsuzluklar nedeniyle yüzde 8,5 oranında daralmasını bekliyor.
Birçok ülke gibi Türkiye de savaştan kötü etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. Gıda başta olmak üzere pek çok sektörde sancı derin hissediliyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Şubat ayı imalat satın alma yöneticileri endeksini (PMI) açıkladı.
Buna göre, Şubat ayı PMI endeksi 50,4 iken, Mart PMI 49,4'e gerileyerek sektörün 10 aydır ilk defa daraldığını gösteriyor.
Endekste 50'nin üzeri seviyeler büyüme, altı ise daralma sinyali olarak değerlendiriliyor.
İSO'ya göre, savaş müşteri talebini baskılayan unsurlardan biri olurken, fiyat artışları da alıcıyı caydırıyor. Sektörlerin büyük bölümünde üretim ve yeni siparişler yavaşlarken, tedarik zinciri aksamaları ve enflasyonist baskılar yüksek düzeyde kalıyor.
TÜRKİYE EKONOMİSİ BU DÖNEMİ AŞAR
Pandeminin çarpan etkisi ve savaşla birlikte, dünya genelinde sektörler hammadde sıkıntısı çekiyor. Hammadde fiyatlarının yüksek olması, girdi maliyetleri, petrol ve enerji krizi, yüksek enflasyon gibi temel faktörler üretimi baskılıyor hatta üretimi engelliyor. Ticari ilişkilerde zarar, gerileme, daralma ve enflasyon ülke ekonomilerinin başrolünü oluşturuyor. Elbette bu olumsuz etkenler müşteriye pahalılık olarak yansıyor ve arza erişimde engel oluşturuyor.
Ne yazık ki savaş uzadıkça daha büyük felaketlerin yaşanacağı bir gerçek. Dileriz müzakereler bir an evvel sonuç verir ve savaş sonlanır.
Ekonomik krizler karşısında sihirli bir reçete yoktur. Ancak çaresiz de değiliz. Ülkemiz bu dönemi de mutlaka aşacaktır.
Fırsatlara hazırlıklı olmak için her daim çok çalışmak, akılcı davranmak, yeni yollar aramak, çağın gerekliliklerine göre inovatif davranmak, dış politikada ve uluslararası ilişkilerde yapıcı ve uzlaşmacı olmak her zaman olumlu sonuçlar vermiştir.
Diğer taraftan bilime ve eğitime yatırım yapmak her zaman kara günlerin kurtarıcısı olmuştur.
Bu anlayışla hem pandeminin hem de savaşın olumsuz etkilerini kısa sürede aşabiliriz.