Hayır, geç kalmış bir pandemi yazısı değil bu. Hem de yazın ortasında... Sadece gecikmiş bir farkındalık diyebiliriz. Pandemiyi yaşadığımız senelerle ilgili bazı yarı şaka yarı ciddi ifadeler var, biliyorsunuz. Öyle garip bir şekilde geçti ki hem yavaşı hem hızlı. Hem atıl hem de dopdolu ama çok hatırlanası değil. Pek çok kişi bu yılları yaşanmamış kabul ettiği için ömür hesabından düşülmesini bile istedi. Bu yıllar yaşanmamış sayılmalı, iptal edilmeli, hiç değilse toplam yaşımızdan düşülmeliydi. Katılıyorum. Üstelik pandemiden beri bir şeyler değişti. Hem de tanınmayacak şekilde...
BİLİNEN VE KONUŞULAN
Sanal alemin yaşamımıza tamamen hakim/entegre olması, işin en çok bilinen ve konuşulan yanı oldu. İşlerin masa başından ve 'online' idare edilebiliyor olması, bazılarımız için iyi, bazılarımız için kötü oldu. İşyerleri, aynı işi evden çıkmadan sadece masa başından ve (sanılandan) kesinlikle daha az personelle idare edilebileceğini gördü.
Online işler, bazı psikoterapistleri özgürleştirirken, benim gibi 'eğitim birebir, insana dokunarak yapılabilir' düşüncesinde olan eski kafalı dinozorları (!) hayli üzdü, iş potansiyellerini düşürdü.
Geçen yılları telafi etme düşüncesi telafiyi aşıp bir fırsatçılık kapısına, bir tür beslenme çılgınlığına dönüştü. Hizmet sektöründe, özellikle de gıdada fiyatlar uçtu gitti. Bu duruma öyle alıştık ki fiyat algımız kayboldu. Bir fiyat ne kadar uçuk olsa da 'haa demek ki öyle olmuş' kaderciliğine düştük.

GENÇ KUŞAK
Tamamen yeni, öncekilere hiç benzemeyen, duyguları alınmış gibi ifadesiz bakan, empati yeteneği olmayan, faydacı bir genç kuşakla tanıştık. Öyle ki gençlerle çok iyi iletişim kuran bu satırların yazarı bile artık onlara ulaşmakta zorluk çekiyor. Tamamen anı yaşamaya odaklı, ailenin yaptıklarını fedakarlık değil mecburiyet kabul eden, bilgi ucuzladığı için değerini bilmeyen, tamamen tüketime ayarlanmış kocaman ağızlardan ve yüzlere değil monitörlere odaklanan garip bir kuşak bu. Yaşlı sözleri bunlar, biliyorum. Yaşlılar insanlık tarihi boyunca gençlerden yakınmışlar. Evet, biz de yaşlanıyoruz. Yine de üç yılda bu kadar yaş alınmaz!
Biz pandemide evlere kapanırken sanki geri planda başka bir şeyler oldu. Değişenler üç yılla değil ancak 33 yılla anlaşılabilir. Sanki bizi izole edip zamanı hızlandırdılar. Sanki geçtiğimiz yer bir salgın dönemi değil, boyut kapısı idi. Bizi eski dünyadan alıp nükleer bombaların tekrar konuşulduğu yeni bir çağa, alternatif bir dünya geleceğine ışınladı.
