Guillermo del Toro, gotik sinemanın en etkileyici ustalarından biri olarak Mary Shelley'nin iki asrı aşan klasik eseri Frankenstein'ı yeniden beyazperdeye taşıyor. "Suyun Sesi" ile Oscar zaferi yaşayan yönetmen, çocukluk hayalinin peşinden giderek 400'den fazla uyarlamanın arasından sıyrılmayı amaçlayan görkemli ve karanlık bir yorum sunuyor.
Tim Burton, David Lynch ve Guillermo del Toro "Gotik Sinema" denilince aklımıza bir çırpıda gelen kamera arkası büyücüleri. Yıllar yılı onlar ve onlar gibi birçok yönetmenin oluşturduğu karanlık atmosferlerin peşine düşen sinema tutkunları siyahın ve beyazın perdedeki uyumuyla mest oldular. Bunlar arasında kısa süre önce Frankenstein vesilesi ile bir kez daha kadrajına odaklandığımız Meksikalı yönetmen Guillermo del Toro'yu yazının konu başlığı olarak üst sıraya yazalım o halde. 1992 yılında çektiği ilk filmi Cronos ile niyetini belli eden del Toro yine Oscar'a aday olması beklenen son filmi Frankenstein ile önümüzdeki birkaç ayı meşgul edecek gibi gözüküyor.
SUYUN SESİ İLE ZİRVEYE
Yine diyorum çünkü 2006 itibariyle çektikleri o heykelciğin etrafında dolanıp durdu. 2006'daki Pan'ın Labirenti ile 6 dalda aday olan ve 3 kez akademi tarafından taçlandırılan 61 yaşındaki yönetmen Hellboy 2, Pasifik Savaşı, Suyun Sesi, Kabus Sokağı ve Pinokyo ile birlikte toplamda 25 kez adaylık gururu yaşadı. Hele hele Suyun Sesi ile aldığı 13 adaylık ile "En iyi film ve yönetmen" ödüllerini alarak zirve yaptı. Mary Shelley'nin 1818 tarihli romanından bir kez daha uyarlanan Frankenstein ise del Toro'nun alameti farikası. Herkesin bildiği bu 207 yıllık eseri bir kez daha çekmek elbette cesaret işi. Ama aynı zamanda tam da onun işi. Fakat yönetmenimiz bu herkesin bildiği hikayeyi kendine göre değişiklikler yaparak yorumlamış. Yani kitabı okuyanlar filmde sürprizlerle karşılaşacak. Spoiler olmasın diye bu detayı vermiyorum.
YENİ GÖRKEMLİMİZ
Gotik sinema diye bir şey varsa kime liste yaptırırsanız yaptırın Frankenstein da Guillermo del Toro da ilk üçe girer elbet. Bu buluşma açısından bile 2.5 saatlik deneyim heyecan verici. Filmle ilgili röportajları okuduysanız yönetmenin çocukluğundan bu yana neredeyse 50 yıllık bir tutkusunu gerçeğe dönüştürdüğünü söyleyebiliriz. Son dönemlerde Dune ve Mad Max serisi ile keyiflendiğimiz görkemli prodüksiyon klasmanına katılan bu yeni uyarlama, en iyi Frankenstein uyarlamalarında da ilk üçte kendine rahatlıkla yer bulacak kuşkusuz.
400'ÜN ÜZERİNDE UYARLAMA
Oscar Isaac, Jacob Elordi, Christoph Waltz, Mia Goth ve Charles Dance'ın başrollerini paylaştığı bu yeni uyarlama 400'ün üzerindeki uyarlamaların sonuncusu. Yazar Mary Shelly'nin henüz 19'unda yazmaya başladığı bu nesilden nesile geçen eserden uyarlama olarak aklımızda kalanlar arasında 1931'deki Frankenstein, 1935'teki Frankenstein'ın Gelini, 1974'deki Genç Frankenstein, 1994'deki Mary Shelley'nin Frankenstein'ı ve 2012'deki Frankenweenie ilk akla gelenler. Yazıyı bu iki yüz yılı devirmiş kitabın yazarı Mary Shelley ile bitirelim. Shelley hep Frankenstein ile anılsa da yazım hayatı bu kitapla sınırlı değil. Valperga (1823), The Last Man (1826), Lodore (1835), Falkner (1837) bilinen diğer eserleri.
