İyileşmemiz için gereken şey okumak. Bol bol okumak. Kendimizi tanımaya çalışmak. İnsanı anlamaya çalışmak. İnsanlar niye bu kadar sevgisiz? Kendisini öldürecek ve ölüme giderken başkalarını da götürecek kadar nasıl değersiz ve sevgisiz buluyor? Neden ölmek isterken öldürmeyi ya da öldürmek isterken ölmeyi de seçiyorlar?
Neden insanlar birbirleriyle aynı ortamda geçinemiyor? Gülmek, eğlenmek, sohbet etmek, anlamaya çalışmak varken kavgayı ve dövüşmeyi tercih ediyorlar?
Onlardan istenen bu diye oyuna gelmeleri mi gerekiyor?
Kendilerine verilmiş olan aklı kullanmak yerine neden kullanılmayı tercih ediyorlar?
İnsan, doğa güçlerine ve bazı hayvan türlerine oranla zayıf bir varlık. "İnsan Olmak" kitabında Psikiyatr Engin Geçtan, "Bu nedenle, her insanın varoluşunda eksiklik duygusu vardır. Çünkü insan, çocukluk döneminden ötürü, yaşamına normal bir çaresizlik içinde başlar. Çocukken, güçlü yetişkinler arasında yaşayan güçsüz bir varlıktır" diyor.
DEĞERSİZLİK DUYGUSU
Yaşamı boyunca da bu güçsüzlüğünü hissediyor. Kendisine egemen olan insanlar ve doğa güçleri karşısında üstünlük kurmak ve gücünü kanıtlamak için çaba göstermeye başlıyor.
İnsandaki eksiklik duygusu, insanlığın evrimi için gerekli bir duygu. İnsanın yaşamını sürdürebilmesi ve gelişebilmesi için zorunludur. Eksikliğin fark edilmesi insanı güdüler ve eyleme geçirir.
Değersizlik duygusunun ise daha farklı bir duygu olduğunu söylüyor Geçtan. "Değersizlik duygusu, bir insanın kendisini diğer insanlardan daha değersiz bir varlık olarak algılamasını tanımlar ve kökenini çocukluk yaşantılarından alır. Bir çocuğa değer verilmemesi, onu kendine özgü hakları olan özerk bir varlık olarak tanımama anlamına gelir. Çünkü bir insana değer vermek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmak ve onu olduğu gibi benimseyebilmektir" diyor.
Değer verilmek çok önemli bir konu çünkü kendisine değer verilmemiş bir insan, bir başkasına değer veremez. Şöyle devam edebiliriz: Bir insan, kendine değer verebildiği oranda başkalarına da değer verir. Diğer insanlara gerçek anlamda değer verdiğini hissettikçe kendini değerli bulur.
BAŞKALARINI KÜÇÜMSEMEK
Değersizlik duyguları yaşayan biri için diğer insanlar ya kendinden üstündür ya da aşağı. Bazı insanları küçümser, çünkü onlarda kendisine benzeyen bazı özellikler görür ve bu insanları hoşlanmadığı benliğini kendisine yansıtan bir ayna gibi algılar. Ama bunun bilincinde olmadığı için onları kendisinden daha değersiz bulur. Aslında, başkalarını küçümseyen insan, kendisini de küçümseyen, dolayısıyla küçümsemekten korkan biridir. Bir başkasının onu küçümsemesi, aslında kendisinin de kendisini küçümsemekte olduğu gerçeği ile yüzleşmesine neden olur.
Karışık gibi gelmesin. İnsanın kendisi karışık bir varlık. O yüzden anlamaya çalışmamız gerekiyor ya. Ve burada kadının önemi daha çok ortaya çıkıyor. Çünkü insanın şekillendiği yer çocukluk dönemi. Hatta anne karnına düştüğü andan itibaren başlıyor bu şekillenme. Çünkü dünyada hiçbir canlının yavrusu, yeni doğan bir bebek kadar bakıma ve korunmaya muhtaç değildir. Bebeğin insan çevresinin ve özellikle annesinin olumlu ve olumsuz davranışları, onun üzerinde yaşam boyu kalıcı izler bırakabilir.
Bunun için anneye verilen değer önem kazanıyor. Daha doğrusu kadına. Kadına verdiğimiz değer, insana verdiğimiz değerle eş anlamlı.
