F.Bahçe'nin eski teknik direktörlerinden Zico, vakti zamanında bir demecinde "Benim futbol felsefemde risk alıp, atak yaparak gol bulmak yatar. Ama savunma yapmayı bilmezseniz, attığınızdan fazlasını yer ve maçı kaybedersiniz" ifadelerini kullanmıştı. Çok basit, pek klişe fakat kesinlikle doğru sözler.
Mevkilerden birinin öne çıktığı diğerinin geri planda kaldığı oyunların sonuçları beraberlikten öteye gitmez. Sarı-lacivertliler, Giresun öncesindeki son beş deplasman sınavında da aşağı yukarı böyle bir görüntü çizmişti ki sonuçlara bakıp da bu durumu anlamanız mümkün zaten. Dört beraberlik, bir de yenilgi. Dünkü maça henüz maçın başında yediği golle 1-0 geride başlayan F.Bahçe, bu golün şoku ile defansif anlamda son derece saçma işlere imza atınca Kanarya hep 2. gol tehlikesi ile baş başa kaldı ve maça ortak olma faslı uzun sürünce beraberlik golü gecikti.
HÜCUMA İNCE AYAR
Ve İsmail Kartal ikinci yarı başında değişiklik hakkını hücumdan yana kullandı.
Zico'ya göre bu risk almak mıdır bilinmez ama ilk yarıya kıyasla doğru hamleler olduğunu söylemek lazım. Özellikle de Pelkas. Çünkü Serdar Dursun'un yaşadığı şanssızlık sebebiyle bir fikir yürütemiyoruz.
Pelkas attığı ve Perez'in atıldığı pozisyon öncesindeki ara pası ile skorun belirlenmesinde başroldeki isim oldu. Hem boş koşuları, hem çıkışı, hem de topu kullanışı ile niye yedek oturduğunu sorgulattı. Pelkas'ın varsa oynatacaksın. Hele şu takımda hiç böyle bir lüksün yok. Elbette savunmanın da ikinci yarıda daha dengeli oynamasının skora katkı koyduğunu belirtelim. Yani burada da Zico'ya hak verelim. Sonuç itibariyle Fenerbahçe günü kurtardı ancak gelecek için daha çok değişiklik lazım.