Geçtiğimiz haftalarda Avrupa'da spor dallarında üst üste yaşanan gelişmelerin ardından açıkçası biraz sıkıldım, biraz utandım ve biraz da hayıflandım. Sürekli spor dallarında yetenekli bireylere sahip olduğumuzdan bahsediyoruz. Fakat gel gelelim bu cevherleri işleme ve eğitme konusunda çok gerilerdeyiz. Bunun getirilen yabancı sınırlamalarıyla da geçilemeyeceğini çeyrek asır oldu hala anlayamadık. Ya da bazılarının işine gelmiyor. Geçtiğimiz hafta İngiltere Premier Lig'de Leicester City'de 15 yaşındaki Jeremy Monga ilk profesyonel maçına çıktı. Ülkemizde popüler olan bir başka spor dalı olan voleybolda bu kez İtalya'da böyle bir sahne yaşandı. 13 yaşındaki Arianna Manfredini, Serie A2 ligi maçında libero olarak forma giydi.
Minik Arianna, Serie A'da resmi bir maça çıkan en genç oyuncu unvanını kazandı. Şimdi gelelim neden bu kadar kahrolduğuma. Bu ülkelerin nüfusuna baktığımızda İngiltere'nin 68.95 milyon, İtalya'nın ise 58.90 milyon olduğunu görüyoruz. Peki 85.664 milyon nüfusa sahip ülkemizde neden biz böyle isimler çıkarmakta zorlanıyoruz.
Jeremy Monga
ARDA DIŞINDA YOK
Nedenleri için "Başarı endeksli kulüpler, menajerler, yabancı kontenjanı ya da yabancı sevdası" örneklerini verebilirsiniz. Ama bakın bu verdiğim iki örnek İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya ve İtalya'da oldukça çok. 17- 18 yaşındaki isimler genç sayılıyor. Biz de Semih Şentürk örneğini verirsek eğer 26-27 yaşlarında hala "Genç Semih" deniyordu. Bu 5 ülkeyi örnek vermemdeki sebep, sürekli spor dallarında kendimizi onlarla kıyaslayıp, daha sonra takımlarımızın ligimizde aldıkları suni başarılarla şişinip Avrupa arenasında bu ülkelerden gelen ortalama bir kulüple boy ölçüşememesinden dolayı. Ülkemizde ancak kulüpler transfer yasağı, ekonomik buhranlar yaşadığında bu tip örnekler ortaya çıkıyor. Ya da nadir olarak gerçekten üst düzey bir performans göstererek aradan sıyrılıyorlar. Arda Güler örneğinde olduğu gibi. Takımların alt yapıya vermediği değerin yanı sıra alt yaş gruplarında çalışan teknik adamların yetersizliği de sebepler arasında olabilir. Ve son olarak Trabzonspor'un U19 takımının Avrupa'da 2. olarak yazdığı destana rağmen U19 Milli Takımı'na yalnızca 2 ismin çağrılması bence aradaki uçurumun sebebini yeterince açıklıyor.
Semih Şentürk
ALTYAPIYA ÖNEM VERİLMELİ
"Peki bu kadar yazdın çözümünü de söyle bari" dediğinizi duyar gibiyim. Reçete belli. Örnekler ortada. Günü kurtarmak için yapılan transferler yerine bu paraların alt yapı takımları için tesis ve sahalara aktarıldığını düşünün. Alt yapı hocalarının belirli kriterlerle seçilip maaşlarının düzgün olarak ödendiğini düşünün. En önemlisi ise bunun oğlu şunun yeğeni diye değil de mesela Karadeniz'in dik yamaçlarında ve engin denizlerinde yetişip giydiği formayı Avrupa'da zirveye taşıyan çocuklara gerekli değerlerin verildiğini düşünün. Ülkemizde bu sistemi uygulamaya çalışan tek takım son dönemlerdeki üzücü gelişmelere rağmen yine de Altınordu. Aslında bir takım daha var.
Arda Güler
ARAZİ SORUNLARI VAR
Son yıllarda sadece futbolda değil tüm spor dallarında atağa kalkan Göztepe. Fakat onların da uzun süredir arazi sorunlarıyla ilgili serzenişlerini sanırım anlatmama gerek yok. Ki inanın projenin anlatılan bir kısmı bile gerçekleşse yazdığım satırlardaki her şey gerçekleşebilir. Bunu sadece para olarak, şan şöhret olarak görmeyi bıraktığımız zaman bu ülkenin genç neferleri gerekli başarıların en güzellerini alacaktır zaten. Yeter ki önlerine yeni engeller koymaktan vazgeçelim.