Göztepe Sportif Direktörü Ivan Mance'nin bir röportajını dinledim. Yeni sezonla ilgili çalışmaları hakkında mesajları vardı konuşmasında. Anladığım Stoilov hocayla devam edecekler. Süper Lig maçlarını analiz etmişler. Hem şu anki takımın eksikleri ve yeterliliği nelerse, ona göre hocayla transfer çalışmalarını birlikte yürütecekler. Mance, Göztepe taraftarını da çok övdü. Onlara hayranlığını uzun süre dile getirdi ve Süper Lig'e hazır olmalarını söyledi. Ama zaten Göztepe taraftarı yüzyıldır ait olduğu yere geri döndü. Taraftar acemi değil bu konuda. Şimdi Göztepe dikkatli olmalı. Süper lig'de tutunabilecek bir kadro değil ilk üçe oynayabilecek bir kadro oluşturabilirse küme düşme korkusu yaşamaz. Nacizane tavsiyem, defans, orta saha ve özellikle gdl yollarında takıma yakışır transferlerin yapılması gerek. Başkan Rasmus Ankersen'e buradan futbolu öğretecek halimiz yok. Kendisinin zaten bir ayağı İngiltere'de diğer ayağı Türkiye'de. Sadece şunu söyleyebilirim Göztepe taraftarına yakışır, İzmir'i çok iyi temsil edecek takım oluşturmalılar.
KUPA FİNALİ
Ziraat Türkiye Kupası'nda Beşiktaş ile Trabzonspor finale adlarını yazdırdı. Genel kanı, Trabzonspor'un kadrosunun ve oyun şeklinin Beşiktaş'a göre bir tık daha iyi olduğu ve kupayı kazanır görüşü hakim. Ben olaya öyle bakmıyorum. Lig başka kupa başka. Geçmişte kupa maçlarında bunu gördük. Sonuçta her iki takımın mazisi, kalitesi belli. Ben son maçtaki güzel oyunuyla kim hak ederse o kazansın diyorum.
SAMPİYO(N)
Fenerbahçe'nin Konyaspor beraberliği Galatasaray'ın şampiyonluğunun önünü açtı diyebiliriz. Tabiiki son anda mucize yaşanmazsa! Çünkü matematiksel olarak iş sonuçlanmış değil. Ama bu saatten sonra sarı kırmızılılar bu şampiyonluğu bırakmaz! Zaten son yıllardaki istatiki bilgiler de bunu gösteriyor. İki takımın son ana kadar götürdüğü bir lig oldu.
YASAKÇI ZİHNİYET
Adı üstünde basın toplantısı. Ama bu toplantılar teknik adamların galibiyette şov, mağlubiyette ise tavır yerine dönmeye başladı. Her maç sonu hocalar maçın kritiğini yapar, sorulara cevap verirler. Ancak son dönemlerde tuhaf işler olmaya başladı. Eğer takımı galipse maşallah hocalar sonucu abartarak roman yazıyorlar neredeyse. Fakat kötü sonuçta soru almayıp, odayı terk ediyorlar. Bülent Uygun gibi. Ve orada bulunan meslektaşlarımıza ayıp ediyorlar. Ne demiş büyüklerimiz "Saygı görmek istiyorsan saygı göstermen lazım." Buna bazı kulüplerin basın sorumluları da çeşitli bahanelerle engel olmaya çalışıyorlar. Kötü sonuçlarda soru almamak ya da el altından çanak sorular vermeleri gibi. Veya sadece kendilerine yakın gördüklerine sorular sordurtmak gibi! Meslektaşlarımız son Konya maçında İsmail Kartalʼın basın toplantısını protesto etti. Destekliyorum...