Allah'ın (c.c.) muhteşem bir eseri olan kainattaki en önemli unsur insandır. Allah (c.c.) ayrı bir önem verdiği insanı, yeryüzünde halifesi olarak yaratmıştır. Bu konuda Bakara Suresi'ndeki "Hani Rabbin meleklere 'Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım' demişti. Onlar 'Biz seni eksiksiz bilirken ve durmadan övgü ile tenzih ederken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?' dediler. Allah 'Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim' buyurdu" ayeti insana verilen iradenin ne kadar çok önemli olduğunu bizlere anlatır.
Melekler isteseler de günah işleyemez.
Fakat insan öyle değildir. İnsan işlediği günahlar ve kötülükler yüzünden "esfeli safilin" denilen aşağıların en aşağısına düşerken, yine imanıyla ve işlediği salih amellerle "alayı ılliyyin" denilen yücelerin yücesine ulaşabilir. Yani elinde günah işlemek için birçok imkan bulunurken, nefsinin esiri olmayıp yönünü Allah'a (c.c.) çevirerek O'nun razı olduğu bir hayat sürmeyi tercih eden insan, yeryüzünde Allah'ın halifesi olma şerefine yükselir. İşte asıl mesele yani insanı halife yapan ve meleklerden üstün kılan iradesidir.
Bu açıdan bakıldığında Peygamberlerin de melek değil insan olması çok büyük bir mana ve hikmet taşıyor. Eğer Peygamberler melek olsaydı, biz insanlar bu bahaneye sığınıp "ben melek değilim" diyebilecektik.
Kaldı ki şimdi bile bazıları, günah işleyip bu bahaneye sığınabiliyorlar. Evet insan, gaflete düşüp günah işleyebilir. Ancak hemen bu hatasının farkına varıp tövbe istiğfar etmelidir. Bir insanın samimi bir şekilde Rabbimizin huzurunda kendisiyle yüzleşmesi anlamına gelen tövbe kapısı insan ölene kadar açıktır. İnsan son nefesini vermeden işlediği bütün günahlarından gerçek anlamda tövbe edip Allah'a yönelirse işlediği günahın türü ve büyüklüğü her ne olursa olsun hiç günah işlememiş gibi olur ve bütün günahları affedilir. İşte bu durum hadislerde de belirtilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bize bu müjdeyi "Günahtan tam dönen ve tövbe eden, o günahı hiç işlememiş gibidir" (İbn Mace, Zühd, 30.) hadisi şerifiyle vermiştir.
ALLAH'IN HALİFESİ OLMAK
İnsanı yeryüzünde Allah'ın halifesi olma şerefine ulaştıran ve diğer canlılardan üstün kılan en önemli özelliği ise imandır. İnsan, iman sayesinde mahlukatın en şereflisi olur. İman, insanı öyle bir mertebeye ulaştırır ki kişi kendisinin sadece etten ve kemikten oluşmuş bir cismani varlık olmadığını anlar. Böylece sadece bedeni ihtiyaçlarının peşinde koşmaz. Kalp ve ruhunun ihtiyaçlarını da gidermek için gayret içinde olur.
Çünkü bir insan sadece bedenin ihtiyaçlarını düşünürse gerçek anlamda bir doyum, mutluluk ve huzuru asla bulamaz.
Bir ayeti kerimede "Kalpler ancak Allah'ı zikretmekle mutmain olur" (Rad Suresi/28) buyurulur. İşte bunun için insanın önce Allah'a kul olduğunun bilincine varması ve her anını bu doğrultuda yaşaması gerekir.
Fiziki olarak insan ile hayvan arasında çok fark yoktur. İmanı sayesinde insan-ı kamil olarak mahlukatın en şereflisi olan bir Müslüman nasıl olması gerektiği konusunda birçok ayet ve hadisi şerif vardır. Bunları yazmaya kalksak ciltler dolusu kitap eder.
Bunlardan bir tanesini paylaşmak gerekirse Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyuruyor:
"Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların zarar görmediği kimsedir." [Müslim, Îmân, 65; Buhârî, Îmân, 4.) İşte bizler de mübarek üç ayları idrak ettiğimiz şu günleri ganimet bilip daha çok tövbe ve istiğfar ederek Allah'a (c.c.) yönelmeliyiz. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) bize öğrettiği gibi hayırlı bir Müslüman olmak için çaba göstermeli ve bu mübarek aylarda sağanak sağanak yağan rahmetten istifade etmenin yollarını aramalıyız.