Tolga Tekin

İzmir’in manevi gönül fatihleri

Tarih boyunca çeşitli uygarlıkların kurulduğu 8 bin yıllık kadim şehir İzmir, 1071 Malazgirt Zaferi'nden tam 100 yıl sonra 1081 yılında Selçuklu Komutanı Çaka Bey tarafından fethedildi.
Yani İzmir, İstanbul ve Bursa'dan önce Müslümanlar tarafından fethedilerek İslam kültürüne açılan ilk şehirlerden şehir oldu. Türkiye'nin en batı ucunda yer alan ve son zamanlar seküler kimliğiyle tanınan İzmir'in bu manevi yönüne mercek tutmak istedim. Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Tasavvuf Anabilim Dalı eski öğretim üyesi ve aynı zamanda Yeni Asır köşe yazarımız Prof. Dr. Mehmet Demirci, "İzmir'de Tasavvuf Kültürü" adlı kitabında bu konuları çok güzel derlemiş.

ÖNCE İZMİR FETHEDİLDİ
İzmir'in geçmişi itibariyle Anadolu'nun diğer şehirlerinden hiçbir farkı olmadığını anlatan Prof. Dr. Mehmet Demirci, "1071 Malazgirt Zaferi'nden hemen sonra Müslüman Türk akıncıları süratle Anadolu'nun batısına doğru ilerledi. İzmir, Malazgirt Zaferi'nden sadece 10 sene sonra ilk Türk denizcilerinden olan Çakabey tarafından fethedildi. Daha sonra İzmir'in asıl fethi 13. yüzyılın sonunda Aydınoğulları tarafından gerçekleşti. Yani izmir, İstanbul ve Bursa'dan önce Müslümanların hakimiyeti altına girdi" ifadeleri kullandı.

BORNOVA'DAKİ GAZİ DERVİŞLER
Şimdi Mehmet Demirci hocamızdan birkaç alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bornova'daki Büyük Camii'nin bahçesinde o döneme ait olan ve halen faal olan bir türbe var. Bu türbede Seyyid Battal Gazi'nin torunları olarak bilinen Ali Şir, Beşir ve Nezir kardeşlerin mezarları bulunuyor. O günlerden beri muhafaza edilen mezarlardaki bu zatlar, Aydınoğulları zamanının Gazi dervişlerindendir. "Fütuhül Buldan" ve "Fütuhul Kulub" diye iki tabi vardır. Futühul Buldan toprağın fethidir.
Fütühul külup ise kalplerin fethidir. Toprak ordularla fethedilir. Ama bir müddet sonra orada hakimiyet kurulamaz. Tamamen o toprağın insanıyla beraber kazanılması için kalplerin fethedilmesi lazım. İşte bu kalp fetihlerini yapanlar bu gazi dervişlerdir.

KADİFEKALE'DEKİ ZAVİYELER
İzmir'in Türkler zamanındaki asıl yerleşim yeri Kadifekale'nin etekleriydi. Yani bugünkü mezarlıkbaşına kadar olan yerler... 14. yüzyılda Kadifekale'de birçok zaviye vardı.
Meşhur Seyyar İbn Batuta 1333 yılında İzmir'e geliyor ve burada bir tekkede misafir kalıyor. Aydınoğulları Beyliği burada birçok tekke ve zaviye yaptırdı. 19. yüzyıla ait haritalarda o bölgede 8-10 tane tekke ismi geçmektedir. Bunlardan en meşhurlarından birisi Yusuf Baba tekkesidir. Bunlara dair vakıflara ait birçok belge bulunmaktadır.

EMİR SULTAN'IN ADINI ALAN İLÇE
Yine İzmir'e ait çok önemli bir şahsiyet var.
Bu zatın adı Seyyid Mükerremiddin'dir. Halk kendisine Emir Sultan ismini vermişti. Emir Sultan dedince Bursa'daki akla gelir ama İzmir'in de bir Emir Sultan'ı vardır. Bu zatın Gazi Umur Bey'in kumandanlarından veya Gazi dervişlerden birisi olduğu tahmin ediliyor.
Umur bey, Emir Sultan vefat edince bir türbe yaptırdı. Burası aynı zamanda içinde hamam, dergah ve aşevinin de bulunduğu bir külliyedir. Yakın zamanda restore edildi.
Emir Sultan Külliyesi 1930'lara kadar adeta İzmir'in kalbi mesabesindeydi. İzmir'in eşrafı zenginleri cenazelerini buraya defnetmek için yarışırlardı. Emir Sultan'ın şehrin kültürel ve manevi hayatında son derece önemli bir yeri vardı. Kurtuluş savaşı zamanında da bu tekke insanlara moral kaynağı olmuştu.
Gazi Umur bey son derece verimli külliyenin masraflarını karşılamak üzere yakın tarihe kadar Seyyidi Köy diye anılan ve sonradan Emir Sultan Hazretleri'ne atfen Gaziemir ismi verilen ilçemizin gelirlerini vakfetmiştir.

BU BİLİNÇLE SAHİP ÇIKALIM
Emir Sultan'ın türbesinde yatan zatlardan biri de Şehit Fethi Bey'dir. İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edildiği sırada Türk subaylarına "Yaşasın Venizelos" diye emredilmesine rağmen bu emri yerine getirmediği için albaylık rütbeleri sökülen ve aldığı süngü darbeleriyle şehit edilen Şehit Fethi Bey de bu türbenin haziresinde yatıyor. Böyle birçok kahraman ve gönül eri İzmir'in sinesinde bulunuyor.
İzmir'in manevi atmosferine saygı göstermek ve Mehmet Akif Ersoy'un dediği gibi "Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı. Düşün altında binlerce kefensiz yatanı" mısralarındaki gibi bize toprakları miras bırakan gönül erlerini unutmamalıyız. Kentimize bu bilinçle sahip çıkmak ve gelecek nesillere de maddi ve manevi olarak tertemiz ve pırıl pırıl bir şehir bırakmak hepimizin görev ve sorumluluğu olmalı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.