• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Hiç kimse başkasının günahını yüklenmez TOLGA TEKİN

Hiç kimse başkasının günahını yüklenmez

tolga.tekin@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 02.04.2021, 00:00

Allah Azze ve Celle, gönderdiği elçileri aracılığıyla bizlere tevhid dini olan İslam'ı lütfetti. İnsanlara kendisinden başka hiçbir şeye kulluk etmemelerini emretti. Zariyat Suresi 56. ayette de "Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım" buyurarak konunun hassasiyetini bize bildirmiştir. Birçok peygamberin gönderildiği topluluklarda olduğu gibi Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde de cahiliye toplumunda insanlar, Allah'ın varlığına inandıkları halde putlara tapıyorlardı. Zaten onun için Kuran'da bu kişilere "müşrik" yani Allah'a ortak koşanlar deniyordu. Bu müşriklerin putlara tapmalarındaki amaç, Allah'a daha yakın olabilmek ve dualarının bu putlar aracılığıyla kabul edilmesiydi. Halbuki alemlerin Rabbi olan Allah, insanlara şah damarından daha yakındır ve bu gerçeği "Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız" (Kaf Suresi/ 16) ayetiyle bildirmiştir.

YÜCE ALLAH'IN ADALETİ

Öyleyse insan, içinden geçirdikleri dahil olmak üzere Allah'ın her şeyden haberdar olduğunu bilmeli ve şirk tuzağına düşmeden ona göre bir hayat yaşamaya özen ve gayret göstermelidir. Günahları affedecek olan da Allah'tan başkası değildir.
Kimsenin günahını başka bir günahkarın çekemeyeceği "Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez. Günah yükü ağır gelen kimse onun taşınması için yardım çağrısında bulunsa -çağrılan yakını bile olsa- o yükten hiçbir şeyi başkası üzerine alamaz. Sen ancak görmedikleri halde Rablerinden korkanları ve namazı özenle kılanları uyarabilirsin. Kim arınırsa sadece kendi yararına arınmış olur. Her şeyin sonu Allah'a varır" (Fatır Suresi 18) ayetiyle açıktır. Bu ayetin, Diyanet kaynaklı olan Kur'an Yolu Tefsiri'nin 4. cildinin 459 ve 460. sayfalarındaki tefsirini paylaşıyorum.
Kur'an'ın inmeye başladığı sıralarda Mekke toplumunda, suçlu, dost ve yakınları yardımıyla cezalandırılmaktan kurtulabiliyordu; bu duruma bakarak bazı müşrikler de -ahiret hayatı gerçek olsa bile- dünyadaki gibi kendilerine şefaat edecekler sayesinde kurtuluşa ereceklerini ileri sürüyorlardı.
Ayetin ikinci cümlesinde buna telmihte bulunulmakta ve bu düşüncenin boş bir hayalden ibaret olduğuna dikkat çekilir.

ALLAH'A TAM TESLİMİYET

Başkalarını saptıranların hem kendi sapkınlıklarının hem de onları kötü yola itmelerinin vebalini çekmeleri ise ayrı bir konudur, bu durumda iradesini kullanmadığı için doğru yolu bırakıp kötülük işleyenlerin kendi veballeri ortadan kalkmış olmaz. Öte yandan bu âyette, Hıristiyanlık'taki Hz. Îsâ'nın bütün insanlığın günahının kefâretini hayatıyla ödediğini ifade eden "aslî günah" telakkisinin reddedildiği de söylenebilir. Daha sonra âyette Resûlullah'ın uyarılarının kimlere fayda vereceği belirtilerek samimi müminlerin iki temel özelliğine değinilmektedir. Birincisi görmediği halde Allah'tan korkma yani O'na içtenlikle, tam bir teslimiyet içinde iman etme, O'na karşı gelmekten kaçınma, bu hususta bir sorumluluk ve kaygı taşıma; ikincisi de namazı özenle kılma yani imanını davranışlarına yansıtma, O'na kulluk görevlerini ihmal etmemektir. Bu ifadeden peygamberin uyarılarının yarar sağlamasının ön şartının, muhatapların kendi bâtıl inanç ve davranışlarında inat etmemesi olduğu bağnazca direnenlere peygamberin yapabileceği bir şeyin bulunmadığı ve zaten görevi de olmadığı anlaşılmaktadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA