• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Pandemik inflamasyon ve ekonomi ZEKİ HOZER

Pandemik inflamasyon ve ekonomi

zeki.hozer@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18.07.2021, 00:00

Inflamasyon, vücudun herhangi bir zarara karşı verdiği normal koruyucu bir yanıttır ama vücutta birtakım şeylerin ters gittiğinin de ilk haberini verir. Tıpkı SARS-CoV-2 pandemisi gibi. Vaka sayıları ve ölümler büyük düşüş gösterse de henüz pandemi geçmiş değil. Halen tüm dünyada korona virüs vaka sayısı 187.647.215.
Ölümler ise 4.04.342 olarak kayıt altına alınmış durumda. Düşünün dünyada İzmir'in nüfusu kadar bir insanı ölüme götüren bir salgından bahsediyoruz. Ülkemizde ise vaka sayısı 5.481.555 ve ölen vatandaşımız da 50.229. Ekonomistler bu rakamlar sıfırlanmadan doğru verilerin yorumlanmasındaki güçlüklere atıf yapmaktalar. Bu kapsamda ülkemiz ekonomisi için ikinci çeyrek verileri henüz açıklanmasa da, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye ekonomisi 2021'in ilk çeyreğinde yüzde 7 büyüdü. En iyimser ekonomistler bile en fazla yüzde 6 büyümemizi öngörüyordu.

REEL TABLO 2022 SONU
Bu büyümede, GSYH'yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde bilgi ve iletişim faaliyetleri %18,1, sanayi %11,7, tarım %7,5, hizmetler %5,9 artarken harcama yöntemiyle büyüme verilerinde büyümeye en yüksek katkının 4,5 puanla hane halkı tüketiminden geldiği görülmekteydi. Bu veriler Maliye Bakanı Lütfü Elvan'ı sevindirdi elbette ve şu yorumu yaptı: "İlk çeyrekteki %7'lik büyümenin %56'sı net dış talep ve yatırımlardan geldi. Bu, dengeli ve sağlıklı büyümenin göstergesi." Yine de pek çok uzman, bu yıl ve gelecek yılın büyüme rakamlarının baz etkisi, ötelenen talep, sektörel ayrışma gibi nedenlerle sadece ülkemizde değil dünyada da gerçek resmi ortaya koyamayacağını, reel tablo için 2022 sonrasını beklemek gerektiğini vurguluyor haklı olarak.

OLUMSUZ ETKILER
Henüz açıklanmayan ikinci çeyrek verileri için yaşadığımız şeyler ipucu verebilir: Borsada ve dolarda oynaklık ve denge arayışı üzerine eklemlenen enflasyonist gelişmeleri gördük. Dolar tarihi zirvelerde idi. Bunda, ABD'nin trilyonlarca dolar büyüklüğündeki yeni bir altyapı teşviklerinin tahvil faizlerini yukarı itmesi ve DXY endeksinin yükselmesi ile dolar/TL kurunun olumsuz etkilenmesi elbette vurgulanmalı. Doların yüksek kurda, enflasyonun yukarı ivmelenme içinde olması maalesef tüm ekonomileri olumsuz etkiler. Kurdaki artışın bloke edilebilmesi için Merkez Bankası dahil mali otoriteler yeni karar ve önlemleri oluşturacaktır kuşkusuz.
Doğrusu, ABD tahvillerinin seyri, FED kararları gibi küresel algorizmalar dinamiğinde, Merkez Bankası'nın bunu kendi insiyatifi ile yapma kabiliyetini kullanması, kur ve faizin ekonomiyi ısıtması ve gerginliğini arttırması bağlamında çok önemli.
Borsa gibi makro ekonominin arenalarında gözlemlenen yabancı satışı endeks hisse yükselişini zayıflatırken şirketlerin kur ve faiz sarmalında maliyetlerini katlamaları elbette karlılıklarını etkilemekte, dolayısı ile her ne kadar ihracat ağırlıklı çalışan ve konjüktürel olarak ayrışan şirket hisseleri olsa bile 'kayıp 2021 yılı' şeklinde yeni yorumlara meydan vermemek adına yapısal reformları hızlandırmak gerekecektir.

BÜYÜYEN TÜRK EKONOMISI
Nitekim, Türk ekonomisi geçen yıl pandemiye rağmen, yüzde 1,8 de olsa, dünyada büyüyen az sayıda ekonomiden biri olmuştu. Dolayısı ile son noktada her şey hem ulusal hem de küresel düzlemde pandemi ile ilişkili görünüyor. Eğer Türkiye, son aylarda tatmin edici derecede hızlanan aşılama çalışmalarını sürü bağışıklığı yapmasına imkan verecek kadar sürdürme başarısını gösterirken yapısal ekonomik reformlarını da hayata geçirebilirse, yeni bir hikayeye imza atabilir diye düşünüyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA