Avrupa Parlamentosu seçimlerinin kıta ile ilgili yeni denklemleri gündeme getireceği net şekilde ortaya çıkmış durumda. Nitekim öngörülen ancak yine de gerçekleşmeyeceği umut edilen bu gelişmeler kıtanın geleceği gibi Avrupa ile ilişkileri de kökten değiştirebilir.
Önceki yazımda bu sonuçların Türkiye'ye bakışa da etki edebileceğini anlatmaya çalışmıştım. Türkiye'nin Avrupa için stratejik önemde olduğu bir gerçek. Bunun ticaret, doğalgaz, göç ve turizm gibi sayılabilecek pek çok nedeni var. Ancak ben burada Avrupa'nın siyasi geleceği ile Türkiye'nin siyasi yönelimleri arasında küçük bir değerlendirme yapmak istiyorum.
ILIMLI MESAJLARI ÖNEMLİ
Bizde 31 Mart seçimlerinden sonra siyasetteki hava yumuşadı biliyorsunuz.
Bunda Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim sonrası söylemlerinin önemi büyük.
Bunun yanı sıra Erdoğan'ın ılımlı mesajlarına yapıcı bir şekilde karşılık veren CHP'nin yeni lideri Özgür Özel'in de payı var. CHP liderinin partisindeki marjinal kesimi merkeze çekme girişimleri siyasetteki yeni döneme olumlu yansıma yapacak gelişmelerden. Dün Başkan Erdoğan da 18 yıllık uzun bir aranın ardından ilk kez CHP Genel Merkezi'ne giderek bu olumlu havanın devamını getirecek çok büyük bir adım atmış oldu. Son derece siyasi nezaket çerçevesinde gerçekleşen bu görüşmelerde ele alınan konuların içeriğine ilişkin aynen 2 Mayıs'ta AK Parti Genel Merkezi'nde yapılan görüşmede olduğu gibi resmi açıklama yapılmadı ancak bundan sonraki süreçte Başkan Erdoğan ve Özgür Özel'in attığı adımların meyvelerinin yavaş yavaş toplanacağına dair olumlu bir hava oluştuğu kesin.
Nitekim Özel, ilk görüşmede dile getirdiği birçok konunun çözüme kavuşmasından dolayı Erdoğan'a teşekkür etmişti.
ORTAK SÖYLEM ARAYIŞLARI
Bundan sonra da özellikle milli meselelerde, dış politikada, terörle mücadelede Türkiye'nin iktidar muhalefet hep birlikte ortak bir dille hareket etmesi çok önemli.
Çünkü dış kaynaklı birçok sorunun çözümünde bu ortak tavır kritik önem taşıyacak. CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu döneminde olduğu gibi yurt dışı temaslarında ülkenin durumunun, iktidarın politikalarının, terörle mücadelede atılan adımların tartışmaya açılmaması bile Türkiye'nin imajı açısından çok büyük katkılar sunacak. Çünkü Avrupa ülkeleri özelinde aşırı sağı temsil eden siyasi partilerin ve liderlerin yükselişe geçtiği bu dönemde ortaya çıkabilecek sıkıntılarla baş etmek için birlik olunması şart. Ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim, Avrupa'da aşırı sağ eğiliminin yükselişinin, Türkiye siyasetindeki yumuşama dönemine denk gelmesi de çok ilginç bir tesadüf oldu gerçekten. Bundan sonra çok daha ırkçı yönüne şahit olacağımız Avrupa ile mücadele edebilmek için iç siyasette 'yumuşamak' iyi oldu gerçekten.
