Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ömrü hayatı boyunca uyguladığı en etkin ve en başarılı dış politikayı uyguluyor. Buna karşılık dış politikanın başarısız olduğunu söylemek ve bu başarısızlığı Mısır'daki ve Suriye'deki statükoya bağlamanın iyi niyetle alakası olamaz.
'News management,' faaliyetleriyle yürütülen bu propagandanın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en başarılı olduğu alana ve Recep Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu'na yönelik bir çalışma olduğu açık.
Durumu tarihsel bir perspektif ile okumaya çalışalım?
Acaba Mustafa Kemal Atatürk'ün Libya çöllerindeki çalışmalarından sonra ne zaman Libya'da bayrak gösterdik?
Acaba Gazze'den çekildiğimiz günlerden Tayyip Erdoğan liderliğine kadar Gazze'de miting yaptığımız vaki midir?
Acaba Lübnan sokaklarında, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın en son ne zaman resimleri taşınıp ona 'halife-i ru-yi zemin' diye hitab edilmişti?
Acaba Mısır'da Osmanlı'nın dağılışından beri hiç Türk bayrakları sokağa çıkmış, milletin gönlüne Türkiye düşmüş müydü?
Acaba Türkiye Cumhuriyet tarihi boyunca Suriye halkı ve sivil kurumları Türkiye'nin ağzının içine bakar hale gelmiş miydi?
Ne zaman Kürdistan'da, Musul Vilayet Konseyi gibi kurumlar kurulmuş ve Türkiye'ye iltihak etmek tartışılmıştı?
Cumhuriyet tarihi boyunca Ermenistan ile yakınlaşabilecek böyle bir zemin yaratılabilmiş miydi?
Kore'ye asker göndermek dışında Türkiye bayrağını nerede yükseltmişti? Arakan'dan Haiti'ye kadar geniş bir coğrafyada Türk bayrağı dalgalanmış mıydı?
Hikayeyi bıraksınlar
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dış politikası, tarihinin en yüksek ve en etkili noktasındadır.
Yok efendim, Esed düşmemiş; yok efendim, Sisi iktidardaymış.
Ne yani? Bu kısa vadede bu iki diktatör devrilmedi diye Türk dış politikası başarısız diye damgalanmaya çalışılacak ve alternatif olarak profesyonel katiller ile işbirliği önerilecek, öyle mi?
Hadi oradan!
Bugüne kadar, liderler üzerinden yürütülen ve komplocu, gizli anlaşmalara dayalı, liderlikler ile işbirlikleri üzerine kurulu bir dış politika yürütülmüş olabilir.
Ancak bugün, Türkiye Cumhuriyeti, bölgesinde milletleri esas alan bir dış politika yürütüyor.
Ve küresel gücünü de, kendi tarihsel derinliği ile bu bölgesel millet esaslı politikayı yürütmekten alıyor.
Birileri sinirden tırnaklarını yese de, Türkiye bölge halklarının gönlündeki cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Bu süreç devam ettikçe, Esed de Sisi de, er ya da geç tarih olacak.
Türkiye Esed ve Sisi ile işbirliği yaptırılabilecek bir ülke değil artık. Suriye'nin ve Mısır'ın halklarıyla işbirliği yapan bir ülke.
Esed ve Sisi hala yerinde duruyor, 'gelin onlarla işbirliği yapın' cümlesinin kibarcası olan 'Türk dış politikası başarısız' tezinin sahipleri de onlarla birlikte tarihin çöplüğüne gideceklerdir.
Unutulmasın...
Filistin'de El Fetih ve Hamas'ın kurucuları arasında Türkler ve Kürdler vardı.
Mısır'da İhvan'ın kurucuları Osmanlı entelektüelleri idi.
Suriye direnişinin her bir damarında gözlerini Türkiye'ye dikmiş kahramanlar vardır.
Tarih bilincimiz, onlara sırtımızı dönüp; Esed, Sisi ve destekçileri ile zulümde işbirliği yapmamıza izin vermez.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti dış politikası bu yüzden başarılıdır ve işte bu yüzden, küresel ölçekte başarılı olmaya mahkumdur.
Vesselam.
