Bu pazar sabahı kendimi davet ettim bu satırlarla size. Bugün, geçen hafta uzun zamandır gidemediğim İstanbul'dan bahsetmek istiyorum. Bizim oraları, Nişantaşı'nı bilhassa özlemişim, hele o Valikonağı caddesinin karlarla kaplı halini evimden seyretmeye doyamadım desem. Pazartesi sabahı önemli bir iş toplantısında idim. Yaza tahmin ediyorum epey iyi bir tatil geçireceğimiz bir dev firma ile görüştüm, bu arada önümüzdeki ay değişik bir parti vereceğim 'Les Bilioners' ile de görüşmemizi yaptık ki çok sevdiğim 2 sezon tatil köylerini işlettiğim 'Flipper'ın sahibi Ahmet Bayer'in annesi Yıldız Hanım'ın aramızdan ayrıldığını üzülerek duydum ve cenazesine katıldım. Orada raslaştığım ve uzun zamandır ancak telefonda görüşebildiğim Neslihan'la (Yargıcı) bebek Kırıntı'ya geçtik. Orada buluştuğum en sevdiklerimden Emel'imle (Sayın) sizler için salı günü yayınlayacağımız "Sevgililer Günü" söyleşisi yaptık. O kadar neşe içinde geçti ki sanırım size de yansıyacak okuduğunuzda. Yağmuru çamuru takmadan yürüyüşler yapıldı Neslihan ve Suzi ile... Oradan dosdoğru dostum mimar Ali Tuna'nın evine geçtik.Ali'den bizi almaya kim geldi? Benim bu yıl favori programım, ve onu sunan Saba (Tümer). Acayip pozitif bir aurası var bu kızın. Bir de bir de ben ilk söyliyeyim dedim, Gazeteciler Cemiyeti'nin bu yılki en iyi programı ve sunucusu seçilmiş. Pek mutlu oldu Saba. Ayak üstü şöyle bir kutladık. Asıl kutlama önumüzdeki ay başında Ankara'da yapılacak. Tekrar tebrikler...
AHU İLE YENİDEN
Bazı başka programlar dolayısıyla Ahu'mu uzun zamandır görememiştim. hemen bir aranjman... Son gece Ahu'mun yeniden işletmesini aldığı "Les Ottomans"ın restoranı bize cennet oldu, Aman o ne menü, o ne servis... Her zamanki gibi ve de o ne müzik. Düşün bir dj ki, babası Yener Katırcıoğlu 'Sunset'in, amcası Aydın Katırcıoğlu, Staras'ın davet üstadı. Kendi besteler bile yapıyor, Anadolu Üniversitesi İşletme mezunu, Enbe ile partilerde, Büyük kulüp'te uzun süre çalışmış Evren Katırcıoğlu... Seni candan tebrik ediyorum, ne gece yaşattın bize...
Yemekte iken birden bire ilaheler bastı... Victoria Secret'in güzelleri. Les Ottomans'ta kalıyorlarmış. Hiç şaşırmadık. Ahu'm arkasından bana müjdeyi patlattı. Madonna 4 gecelik yerini ayırtmış ve "Les Ottomans"ı kapatmış bile. Tek 'Çiço' (ben) mu olacak acaba o günlerde deyiverdim.
KARLAR DÜŞER!
Geçen sefer de bu gittiğimde de en son yemek o klasik, o bilen bilir mekan, o tek kalmış yer 'Park Şamdan'da idi. Bu sefer de öyle oldu. benim olmassa olmazım Selma'm, Ayşegül Uzunova, Canan Barlas çok keyifli birkaç saat geçirdik. Canan Hanım'a yanından ayrılmayacağıma söz verdim ve Phuket'e gitmeye karar verdik. (Selma'ya her an her yere gidebileceği için pek güvenemiyoruz da...) Park Şamdan çıkışında "Karlar düşer, düşer, düşer ağlarım"ı söyleye söyleye çıktık.
Karda da, yağmurda da, güneşte de güzel... İstanbul...
Havaalanında uzun zamandır göremediğim İstanbul'daki gazinolar, kulüplerin ilanlarını gördüm. Ne kadar değişikliklere uğramış. Buralarda bir iki kişi hariç, bizim dönemde ancak program açan veya ilk sıralarda sahne alabilecek sanatçılar şu anda solist... Üzüldüm, bir devrin bittiğine.
Ne ise, kendimle başladım öyle de bitirmek isterim. Sizlere sunduğum tüm magazinsel ve de seyahatlerle ilgili yazılarımda belli bir toplum sınırını aştığımdan kulaktan dolma veya duyduğum, okuduğum, birilerinin söylediği bilgileri değil de içinde bulunduklarımı yayınlamaya çalıştığımı söylemek istedim. Bunları da birbirinden değerli dostlarım sayesinde yapabildiğim için onlara teşekkür etmek istedim. Hepinize iyi bir pazar diliyorum...
