Toplum olarak iyice gerildik...
Terör olayları, insan hayatına yapılan alçak saldırılar, gelecek korkusu, tedirginlik ruhumuzu derinden etkiliyor.
Bu kaçınılmaz ve somut bir gerçek...
Terörün insanlar üzerinde yaratmaya çalıştığı korku, duygu ve davranışlarımızda tahammülsüzlük duvarları örmeye başladı.
Bu nedenle, kimse karşısındaki insanı dinlemiyor, dinlese de dikkate almıyor. Bu korkuya bir de geçim sıkıntısı eklenince, çevreye saygı da kalmıyor.
OTOBÜSTE KRİZ!
Toplum olarak, tahammül ve saygı sınırlarının çok dışına çıktığımızı bizzat yaşadım önceki gün, bir belediye otobüsünde...
Hemen her sabah otobüsle gider gelirim işe...
Dün sabah da, diğerlerinden farksızdı benim için... Otobüs Altınyol'da ilerlerken, yaşlı bir kadının telefonla konuştuğunu duydu yolcular... Muhtemelen evladıyla konuşuyordu, işten çıkarılmış tahminen...
Yavrusunun yaşadığı acıyı, çaresizliği, yüreğinde hissetmişti bir ana olarak...
Bu nedenle konuşma giderek gerginleşmeye, konuşmanın dozu yükselmeye, bir annenin yavrusuna verdiği öğütlerin art arda sıralandığı bir kaosa dönüşmeye başladı.
Anne hem evladını teselli etmeye çalışıyor hem de 'şuna git söyle, bundan yardım iste' diye isteklerini arka arkaya sıralıyordu.
Dedim ya ana yüreği, yanıyor evladığının yaşadığı üzüntüyle...
Böyle olunca saygı sınırları da aşıldı. Konuşma, körüklü otobüsün en arkasından da duyulacak düzeye geldi, haykırışa dönüştü.
Önce annenin yaşadığı gerginliğe ses çıkarmayan yolculardan bir süre sonra 'Teyzeciğim az daha sessiz" uyarıları, daha sonra da "Yeter artık yahu kafamız şişti" isyanları yükseldi.
İş çığrından çıkmıştı.
Yaşlı kadın, 'Yavrum üzülme, ben çocuğun yaşgününde üç katlı pasta yaptırırım" deyince, gerginliğin yatışmasını bekleyen otobüs şoförü, müdahale etmek zorunda kaldı:
"Teyzeciğim, telefonla konuşurken kimseyi rahatsız etmeye hakkımız yok. Bundan sonrasını otobüsten inince konuşursun" deyince yaşlı kadın, yaşadıklarının verdiği üzüntüyle, "Bir telefonla konuşamayacak mıyım yahu, yavrum sıkıntılı, teselli etmeye çalıştım. Size ne" dedi haykırarak...
Oysa farkında değildi, sanki evinde, oturma odasından konuşuyordu...
HAYATINI ANLATIYOR
Hepimiz insanız... Bugüne kadar, hep birbirimizi idare ede ede geldik. Ancak artık, insan tahammülsüz, öncelikle kendi yaşamına sonra da fikirlerine saygı bekliyor.
İşin özü, sorun ne olursa olsun, belediye otobüsünde bu şekilde konuşmak, insanları rahatsız etmek, kişisel özgürlüğün sınırını aşmak, birçok sorunu da beraberinde getiriyor.
Bir dönem belediye otobüslerinde, 'cep telefonuyla konuşmak yasak'tı. Sonra bunun insan haklarına aykırı olduğu söylendi, yasak kalktı; şöyle de uyarı yapılarak, "Telefonla konuşun ama lütfen kısa ve öz olsun." Ne kısası, artık insanlar otobüste hayatını anlatıyor. Çok tanık oldum, son yaşadığım çarpıcı bir örnek oldu.
Yaşlı teyzem acılı, sıkıntılı ama orada da onca insan var ve herkesin binbir derdi..
Empati yapmayı öğrenirsek, sanırım şu duyarsız kalma sorununu da çözeceğiz.